" Bir şey demeyecek misin? Susma, birşey söyle "
Ses gelmiyordu.Kalbim bir ton ağırlığında, kafamı kaldırıp yüzüne baktım.Uyuyakalmıştı.Duymamıştı dediğimi. Hangi hissi daha baskın yaşadığımı kestiremiyordum.Hayalkırıklığı mı geriyordu beni yoksa rahatladığım için mi aynı anda gevşemiştim.
Kıpırdandığımı hissetmiş gibi ,kollarının arasına çekti beni. Bedenimi saran kollarının çemberi daralmıştı.Başımı göğsüne dayayıp, düzenli ve sakin bir ritimde atan kalp sesi kulaklarımda, gözlerimi kapadım.Teninin kokusuyla iyice gevşemiştim.Ait olduğum yerdeydim.Kalbimin sakinleştigini hissederken, gözlerimi acıtmaya başlayan sımsıcak yaşlar, barajı yıkan sel suları gibi, yanağıma süzülüyordu.İçgüdüsel bir koruma kalkanı oluşturur gibi kendine çekmişti beni.
" Sedef "diye mırıldandığını duydum ama konuşmak istemiyordum.Uyanmasını da.Büzüşüp, yüzümü boynuna gömdüm ve gözlerimi sımsıkı kapadım.Madem kader bana onunla sabaha kadar ek süre vermişti, bunu bozacak hicbir şey yapmayacaktım.Varsın sabaha kopsundu kıyamet, gece benimdi Ares.
Uykuya direnerek onu seyrederken geçen süre boyunca, yaşadığım korkunç iç cekismesiyle,ondan ayrılmanın en onurlu hareket olacağına ikna oluyor, aynı anda bunu düşünmek bile ölüyormuşum gibi hissettiriyordu. Hırpalanmış kalbim ve yorgun bedenim kendini kapadığında sabah olmak üzereydi.Uykuya daldığımı bile fark etmeden sistemim kendini kapatmıştı.
Neden sonra gözlerimi acıtan güneş ışığıyla huysuzlanarak, sırtımı pencereye döndüm. Ares hâlâ uyuyordu.Uzun kirpiklerinin gölgesinin düştüğü yüzü, uyurken de canımı yakacak kadar güzel görünüyordu.Hala bana aitti ,ben de ona. Sonsuza dek veda etmeye cesaretim olacak mıydı? Keşke onunla hep bu anda sıkışıp kalsaydık. Başka bir kadınla çocuğunu büyütmesi için onu bırakmam onurlu bir hareket olacaktı.Doğruyu yapmak, yerimin kalmadığı hayatından çıkmak zorundaydım.
Yüzüne dokunmak üzere olduğumu fark edip, ateşe değmiş gibi elimi çektim. Tüm yüz hatlarını ezberime kazımak için uzun uzun, kımıldamaya dahi korkarak onu izlerken, gözlerim acımaya başlamıştı.Engel olamadığım gözyaşlarım, birbirine sprint atarak yanağımdan aşağı süzülürken, bedenim sarsılmaya başlamıştı. Hıçkırığımı boğmak için elimle ağzımı kapattım.Cok canım yanıyordu.
Beni duyup uyanmaması için, yataktan çıkıp, kendimi banyoya attım .Yüzümu yıkayıp, kurularken gözüm aynadaki aksime takılmıştı. Solgun yüzümde, gözlerimin altında oluşan gölgeler göze çarpıyordu. Derin bir nefes alıp, içeri girdim.Ares'ten tarafa bakmamaya çalışıyordum.
Sakinleşmek için kendime bir kahve yapmıştım.Pencerenin kenarında ,Floransa sokaklarını izlerken, kafamdan Ares uyandığında yapacağımiz son konuşmamızı geçiriyordum.O kadar dalmıştım ki, uyanıp,arkamdan sokulan Ares'in belime dolanan kollarını hissettiğimde neredeyse yerimden sıçramışım
Ensemde gezinen dudakları, belkemiğimden tüm vücudumu uyaran kıvılcımlar çaktırırken, kulağıma derinden gelen sesinin yumuşak tınısı fısıldadı.
" Günaydın "
Dizbağlarım çözülmüştü.
" Günaydın " diyebildim.Kokusu tenimi ikinci bir katman gibi sarmalarken, kelimeler uçup gitmişti.
Ellerimin titrediğini fark eden Ares kahve fincanını parmaklarımın arasından alıp, kenara bıraktı.
" Bir yanık vakası daha yaşamayalım." diye güldü. Yeniden sarılmıştı.
" Bugün seni tamamen kendime ayırıyorum Sedef "
Içim acıyordu ama kayıtsız bir ses tonu takınmayı başarmıştım

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CILEKLI PASTA #wattys2019
Romance" Bana öyle bakmaya devam edersen, şeytan bile tövbe edecek ,sevgilim " " Ya sen ? " " Ben tövbekar değil, günahkârım.Şeytanın bile yüzünü kızartacak günahlara çağırıyor bakışların ve tövbe mi bekliyorsun benden? " " O halde beraber yanalım "