Inadım inat

980 70 151
                                    

"Aptal! Tam bir aptal. Şunun tipine bak. Şeytan diyor git suratının ortasına çak bir  tane. Ne sanıyor kendini bu be ?"

Hızını alamadan saydırırken elinde tuttuğu meyve kokteyli dolu olan kadehi mümkün olsa bulunduğu masadan geldiğinden beri ahtapot gibi kendine yapışan kızıl saçlı dilberle konuşup gülen Koray'ın kafasına fırlatırdı. Ancak  hem aradaki mesafe çoktu hem de  Gözde ve Cihan'a ayıp olurdu.

Kızıl dilberin eli genç adamın kolu üzerinde tembel ama baştan çıkartıcı bir  tempoyla dolanıp, aradaki mesafeyi aşarak kapattığı için neredeyse burunları değecek kadar yaklaştığı Koray halinden gayet memnun, gürültüyü ve yüksek sesli müziği bahane ederek habire birbirlerinin kulaklarına fısıldayarak konuşmaya ve göz göze gelince bakışmayı kesmeden anlam yüklü ifadelerle  flört etmeye devam ettikçe  Mina içindeki öfkeli minik şeytanlarına uyup olay çıkartmamak için kendini zor tutuyordu.

" Ayyyhhh yemin ederim bugün  katil  olmazsam hiçbir zaman katil  olmam." diye fondip yaptığı kadehi masaya sert bir şekilde çarptı.

" Aynen ya. Gebertip kuma filan gömmeli. Yok ya vazgeçtim ayağına taş filan bağlayıp denize atmalı." dedi Mina'dan farkı olmayan bir sinirle  daha farklı bir köşedeki kocasına bakan Berna.

Didem oyalanmaya çalıştığı ama sıfır konsantrasyonla bir  halt anlamadığı telefonunu  kucağına indirdi ve  içten içe  kudurmakla kalmayıp dıştan çektikleri eziyet ve hissettikleri öfkeyi  dillerine pelesenk yapan Mina ve Berna'ya baktı. Berna kollarını  göğsünün üzerinde kavuşturmuş, sinirle kıstığı  gözlerini Berke ile çapraz köşedeki masaya oturmuş kocasına sabitlemişti. Berke'nin  söylediği her neyse gülüp önlerinden geçen iki kız dönüp adamlara gülümseyince delirme moduna  girmişti.

" Şunlara bak reziller. Sanki bekar adam gibi bu ne rahatlıktır. Ben şimdi  sorarım  ama hesabını." diyen Berna tıslamıştı.

Berna ayaklanamadan bileğini tutan Didem tarafından geri oturtulmuştu.

" Otur şuraya Berna. Oraya gitmek yok. "

" Gitmeyeyim de istediği gibi at mı oynatsın ?"

" Ne halleri varsa görsünler. Madem hödüklük yaptıkları yetmiyor gibi  sanki haklıymış gibi üste  çıkıp tavır aldılar asla bir taraflarını kaldırmayacağız. Haklı  olan biziz. Burunları  sürtmeden, gelip özür dilemeden parmak kımıldatanı  gebertip,  leşini gömerim."

Berna huysuz çocuk gibi omuz silkmişti. "Bekleyin gelirler. Teo bey resmen mağdur kozunu dibine kadar kullanıyor. Beyefendi benim bu olanları düşünmem, yaptıklarını hazmetmem lazım biraz ayrı kalalım deyip defolup Ares'lerin eve gitti. Gidiş o gidiş. Maşallah klüplerde sürterek ne de güzel düşünüyor değil mi ?"

" Kızım o gene biraz haklı." dediği anda Berna Didem'e öldürecek gibi bakmıştı.

" Haklı mı ? Teo evden gitti Didem evden. Haklı mı yani ? Iki haftadır  düşünüyor. Hindi sanki mübarek . Onu  gectim düşünüp  üzülüyor  sanırken  ne öğreniyorum ? Gecelere akmış  klüpte sürtüyor."

" Bebek konusunda haklı  Berna. Eve hala dönmeme konusunda haklı  demedim zaten. Bence  çoktan dönmesi gerekirdi ama yanında kankası benim mal kocam olunca olgun bir hareket beklemek imkansız. Teo'yu da kendine benzetti işte. Gerizekalı, maymun beyinli, mantık yoksunu sıçan suratlı  yaratık."

Berke hissetmiş gibi Didem ona bakıp saydırırken kızların masaya bakmıştı. Gözleri Berna ve Mina'yı teğet geçmiş, Didem'de mola verince genç kadının  nefesi kesilir gibi oldu. Kocasının canlı azur tondaki mavileri her zamanki gibi düşünme yetisini biçip geçmiş, bedenini çok özlediği ve sevdiği tene doğru savuran güçlü çekim alanına girivermişti. Ancak  azur maviler üzerinden  soğuk dalgalar misali çekilmiş, Berke kafasını çevirmişti.

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin