"Aptal! Tam bir aptal. Şunun tipine bak. Şeytan diyor git suratının ortasına çak bir tane. Ne sanıyor kendini bu be ?"
Hızını alamadan saydırırken elinde tuttuğu meyve kokteyli dolu olan kadehi mümkün olsa bulunduğu masadan geldiğinden beri ahtapot gibi kendine yapışan kızıl saçlı dilberle konuşup gülen Koray'ın kafasına fırlatırdı. Ancak hem aradaki mesafe çoktu hem de Gözde ve Cihan'a ayıp olurdu.
Kızıl dilberin eli genç adamın kolu üzerinde tembel ama baştan çıkartıcı bir tempoyla dolanıp, aradaki mesafeyi aşarak kapattığı için neredeyse burunları değecek kadar yaklaştığı Koray halinden gayet memnun, gürültüyü ve yüksek sesli müziği bahane ederek habire birbirlerinin kulaklarına fısıldayarak konuşmaya ve göz göze gelince bakışmayı kesmeden anlam yüklü ifadelerle flört etmeye devam ettikçe Mina içindeki öfkeli minik şeytanlarına uyup olay çıkartmamak için kendini zor tutuyordu.
" Ayyyhhh yemin ederim bugün katil olmazsam hiçbir zaman katil olmam." diye fondip yaptığı kadehi masaya sert bir şekilde çarptı.
" Aynen ya. Gebertip kuma filan gömmeli. Yok ya vazgeçtim ayağına taş filan bağlayıp denize atmalı." dedi Mina'dan farkı olmayan bir sinirle daha farklı bir köşedeki kocasına bakan Berna.
Didem oyalanmaya çalıştığı ama sıfır konsantrasyonla bir halt anlamadığı telefonunu kucağına indirdi ve içten içe kudurmakla kalmayıp dıştan çektikleri eziyet ve hissettikleri öfkeyi dillerine pelesenk yapan Mina ve Berna'ya baktı. Berna kollarını göğsünün üzerinde kavuşturmuş, sinirle kıstığı gözlerini Berke ile çapraz köşedeki masaya oturmuş kocasına sabitlemişti. Berke'nin söylediği her neyse gülüp önlerinden geçen iki kız dönüp adamlara gülümseyince delirme moduna girmişti.
" Şunlara bak reziller. Sanki bekar adam gibi bu ne rahatlıktır. Ben şimdi sorarım ama hesabını." diyen Berna tıslamıştı.
Berna ayaklanamadan bileğini tutan Didem tarafından geri oturtulmuştu.
" Otur şuraya Berna. Oraya gitmek yok. "
" Gitmeyeyim de istediği gibi at mı oynatsın ?"
" Ne halleri varsa görsünler. Madem hödüklük yaptıkları yetmiyor gibi sanki haklıymış gibi üste çıkıp tavır aldılar asla bir taraflarını kaldırmayacağız. Haklı olan biziz. Burunları sürtmeden, gelip özür dilemeden parmak kımıldatanı gebertip, leşini gömerim."
Berna huysuz çocuk gibi omuz silkmişti. "Bekleyin gelirler. Teo bey resmen mağdur kozunu dibine kadar kullanıyor. Beyefendi benim bu olanları düşünmem, yaptıklarını hazmetmem lazım biraz ayrı kalalım deyip defolup Ares'lerin eve gitti. Gidiş o gidiş. Maşallah klüplerde sürterek ne de güzel düşünüyor değil mi ?"
" Kızım o gene biraz haklı." dediği anda Berna Didem'e öldürecek gibi bakmıştı.
" Haklı mı ? Teo evden gitti Didem evden. Haklı mı yani ? Iki haftadır düşünüyor. Hindi sanki mübarek . Onu gectim düşünüp üzülüyor sanırken ne öğreniyorum ? Gecelere akmış klüpte sürtüyor."
" Bebek konusunda haklı Berna. Eve hala dönmeme konusunda haklı demedim zaten. Bence çoktan dönmesi gerekirdi ama yanında kankası benim mal kocam olunca olgun bir hareket beklemek imkansız. Teo'yu da kendine benzetti işte. Gerizekalı, maymun beyinli, mantık yoksunu sıçan suratlı yaratık."
Berke hissetmiş gibi Didem ona bakıp saydırırken kızların masaya bakmıştı. Gözleri Berna ve Mina'yı teğet geçmiş, Didem'de mola verince genç kadının nefesi kesilir gibi oldu. Kocasının canlı azur tondaki mavileri her zamanki gibi düşünme yetisini biçip geçmiş, bedenini çok özlediği ve sevdiği tene doğru savuran güçlü çekim alanına girivermişti. Ancak azur maviler üzerinden soğuk dalgalar misali çekilmiş, Berke kafasını çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CILEKLI PASTA #wattys2019
Romance" Bana öyle bakmaya devam edersen, şeytan bile tövbe edecek ,sevgilim " " Ya sen ? " " Ben tövbekar değil, günahkârım.Şeytanın bile yüzünü kızartacak günahlara çağırıyor bakışların ve tövbe mi bekliyorsun benden? " " O halde beraber yanalım "