Yıldız Tozu

1.1K 86 2
                                    

Mina telefonunu kaçıncı defadır çaldırdığı abisinin telefonu yanıt vermeyince endişeyle kapatıp,  Berke'ye baktı.

" Yok cevap vermiyor. Açmıyor telefonunu." deyip, endişeyle baktı.

" Çıkar ortaya merak etme. Sakinleşmeye çalışıyordur."

" Çok mu ileri gittik sence Berke ?"

Berke bir an düşündükten sonra kafasını salladı. "Ileri giden birisi varsa Isabelle. Hala bu kadar iğrenç bir oyunu nasıl oynadı inanamıyorum. Ona söyleyeceğim çok şey var ama Ares tek kelime  etme dedi. Kendisi yüzleşecek bence."

Mina iç geçirmişti. "Ben de bundan korkuyorum ya. Sence ona bir sey yapar mı? "

Berke irkildi."Ne gibi ? Zarar verecek bir şey mi ?" Mina sessiz kalmıştı. "Yok artık. Abini tanımıyor musun sen ?"

" Tanıyorum da hiç bu kadar büyük bir yalan dolanın içine düşmedi ki. Isabelle onun güvenini yok etti. Hayatını bambaşka bir yola soktu. Sedef'inkini mahvetti. Sırf kendine istiyor diye çocuğunu sakladı. Ne yapacağını düşünemiyorum bile. Acaba biz çıtlatsak da gitse mi Isabelle ? Salak salak bungalovda abimi bekliyor. Bir gelirse kıyamet kopacak haberi yok."

Berke duraksamıştı." Eh beklemesine gerek kalmadı o halde ."

Mina pencereye, Berke'nin yanına koştu. Ares karşı bungalovun kapısındaydı. Tereddütsüz içeri girmişti. " Eyvah..bomba patlayacak" deyip, bungalovun kapısına fırlamıştı bile Mina.

Berke kızı karşı kapıda yakaladı. Mina kapıyı çalamamıştı. Açık pencereden gelen seslere kulak kabartmıştı. Içeri göz atınca,  abisinin onu gördüğüne sevinerek koşup boynuna atılan Isabelle'in kollarını buz gibi bir ifadeyle boynundan indirdiğini gördü.

Isabelle bozulmuş ve şaşkın bir halde irkilerek Ares'e bakmıştı.

" Ares..sen neden böyle yapıyor ?"

Ares cebinden çıkarttığı bileti uzatmıştı."Eşyalarını topla. Bu da uçak biletin. Gidiyorsun. "

Sesi o kadar katı ve soğuk çıkmıştı ki dışarıda bu sahneye şahit olan Mina ve Berke'nin bile kanı donmuştu.

Isabelle kafası karışmış bir vaziyette bilete bakıyordu.

" Nereye gidiyor ben ?"

" Italya'ya. Burdan gidiyorsun. Toskana'dan da."

Isabelle karnına tekme yemiş gibi nefesi kesilerek kalmıştı

" Ben anlamadı. Neden böyle diyor sen?"

Ares ona cep telefonu uzatıp, gözlerinin içine baktı. "Al kendin gör."

Mina merakla fısıldadı " Şeyin cep telefonu mu o ?" derken, Berke'nin koluna yapışmıştı heyecanla.

Berke anlamıştı " Sedef'in. "dedi.

Isabelle tedirgin bir halde baktığı telefonu almamıştı. Zeki bir kadındı ve Ares'in bildiğini sezmesi zor olmamıştı.

" A..Ares..." diye kekeledi.

Ares buz gibiydi hala. Donuk denecek kadar sakindi. "Cevabı  zaten sen yazdığın için bakmana gerek yok aslında değil mi Isabelle ? Ne buna, ne de iki yıl önceki mesajlara ve e- postaya."

Isabelle bir anda dökülen sırrın ve Ares'in buz gibi bakışlarının ağırlığı altında dayanamayıp, diz bağları çözülmüş ve düşmemek için kanepeye ilişmişti.

" Inkar etmeye kalkma. Seni gördüm. Çağrıları silerken,
mesaja cevap yazarken seni izledim."

Isabelle yutkunmuştu. Yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu. Ares'in ondan tiksinen bakışlarına dayanamayıp, kafasını eğmişti.

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin