" Insan aşk uğruna elinden geldiği kadar şeytana karşı koyabilir ,ama zamanı gelince gökteki meleklerin tümü yardıma gelse, onu kurtaramazlar "
Uğultulu Tepeler, Charlotte BronteŞeytana karşı koymamıştım. Aksine onu davet etmiştim.Önümde diz çöküp, elimi bir aşık gibi öpmüş ve ruhuma gülümsemişti
" Oyun başlasın o halde sevgili divam"
Melekler mi ? Sanırım bir yerlere saklanıp , beni terk etmişlerdi .Belki artık son gecemiz olması ve sonsuza dek veda edecek olmamdan kaynaklı bir çaresizlikti ,belki de kışkırtmanın Ares'te birşeyi tetiklemesini ummamdandı.Seçe seçe aşkın en azılı can düşmanı kıskançlığı seçmiştim.
Davetliler yerlerini almaya başlarken, kızlarla biz de nikahin kıyılacağı yüksek podyumun yanında şahitlik yapacağımız yere gitmek için, evin holünde yerimizi almaya başlamıştık. Berna nedime çiçeği olarak taşıyacağımız çiçek buketlerini telaşla elimize tutuşturuyordu.
Ares ve sağdıç olan diğer erkekler bahçeden hole girdiler.Ares'i kapıdan girerken gördüğüm anda, karnıma tekme yemiş gibi olmuştum.Zaten kadın cinsini en yüz kızartıcı günahlara balıklama atlatacak kadar seksisin, nefesini kesip, beynini uçuracak kadar yakışıklısın , bir de o simokinle eritip buharlaştıracak kadar göz kamaştırıcı olmak zorunda mısın be adam ?
Embesil gibi ona bakakalmamak için, başımı buketimin üzerine eğip, burnumu çiçeklerin arasına gömdüm.Onu, tüm hücrelerimle yoksunluk krizine girmiş gibi istediğimi canlı yayın yapan yüzümü saklamanın en masumane yolu buydu.
" Sakin ol, derin nefes al , sapıtıp, adamı duvara yapıştırmanın ne yeri ne zamanı embesil. " diye içimden kendimi telkin ediyordum.
" O aptal gömleğinden kurtulup, o karın kaslarına dokunmak, parmak uçlarında hissetmek istiyorsun değil mi? Karnından aşağıya.." diye sırıtarak fısıldadı şeytanım.
Eteğimden birinin çekiştirdiğini farkedince, edepsiz şeytanımı susturdum. Juliet elinde ,içinde en önden yürürken etrafa saçacağı pirinç tanelerinin ve gül yapraklarının olduğu sepeti ve kabarık etekli, prenses tuvaletiyle gelmiş, tatlı tatlı gülümsüyordu. Çömelip, gözlerine baktım
" Çok güzel olmuşsun Juliet.Bella principessa "
Gülerek bana sarılınca, ben de ona sarıldım.Bizi seyreden Ares'le göz göze gelmiştik.Gene o karmakarışık ifade vardı gözlerinde.Canı sıkılmış gibi başka tarafa bakınca, moralim tamamen çökmüştü ama Juliet geri çekilip, bana bakınca, gülümsedim.Saçındaki sağa doğru kayan taca eli gitmiş, dudakları büzüşmüştü.
" Dur, ağlama.Hallederim şimdi tacını ." deyip, tacını düzelttim
" Işte oldu. "
Hemen aynaya koşmuş, kontrol etmişti.Sonuçtan memnun kalmış olacak ki, bana bakıp, neşeyle güldü.Ben de ona güldüm.
" Çocuklarla aran çok iyi."
Sese irkilerek dönünce,
Stephano' yu, bana en çekici tebessümüyle gülümserken buldum." Sanırım öyle. " diye gülümsedim
" Birşey sorabilir miyim Sedef ? Haddimi aşmak istemesem de emin olmak için sormam gerekiyor. "
Şaşırmıştım. " Ne soracaksın?"
" Kuzenimle ayrıldınız mı siz ? Sanki bitirmiş gibisiniz de ."
Gözüm Ares'e kaymıştı.Bize bakıyordu.Son derece rahatsız olmuş bir hali vardı. Gözleri soğuk ve sert bakıyordu.
" Atalım mı zarlarımızı sevgili divam ?" diye sırıttı şeytanım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CILEKLI PASTA #wattys2019
Romance" Bana öyle bakmaya devam edersen, şeytan bile tövbe edecek ,sevgilim " " Ya sen ? " " Ben tövbekar değil, günahkârım.Şeytanın bile yüzünü kızartacak günahlara çağırıyor bakışların ve tövbe mi bekliyorsun benden? " " O halde beraber yanalım "