Biscolata

1.7K 106 75
                                    

Kedi gibi gerinerek hayatımın en güzel ve huzurlu uykusunu uyuduğum içimi kıpır kıpır eden limon çiçeğiyle karışık Ares'in teninin başımı döndüren kokusunun sindiği yatakta uyandım. Gece olanları hatırlamak yüzüme kocaman bir tebessüm kondurmuştu.

Dudaklarımdan kaçan kıkırdamaya engel olamadım. Kendi kendime güldüğüm duyulup da deli damgası yememek için yastığı yüzüme kapattım. Burun deliklerimden içeri süzülen Ares'in kokusu tüm sinir uçlarımı uyarmıştı. Zincirleme yanındakini uyararak tüm bedenimi hiç de edepli, uslu olmayan fikirlerle kışkırtıyordu.

'' Iyice yoldan çıktın Sedef. Çok fena bir şey oldun sen.''

Iyi ki Ares yanımda yoktu zira beynimde tepişen minik fettan şeytanlarımın onun için çok feci planları vardı. Punduna getirip, onun iradesini unufak edip, yaptıracakları şeyler onların bile utançtan ölmelerine neden olabilirdi.

Sahi Ares neredeydi ki ? Neden tek başıma uyanmıştım ?
Namusunu benden korumak için mi kaçmıştı ki ? Durumun absürtlüğüne gülmeden edemedim. Resmen baştan çıkartmak için yapmadığı kalmayan dişi şeytanın bekarlık yemini etmiş keşişle imtihanı gibiydi gece.

Tişörtümü ve kot pantolonumu giyip, yavaş adımlarla odadan çıktım. Evde kalmış olan biri varsa, karşılaşmayı pek de istemiyordum. Dün geceden sonra nasıl tepki vereceklerinden emin değildim. En son Ares'in dağ adamı gibi omzuna attığı beni ağa takılan balık gibi çırpınıp, öfkeyle saydırırken görmüşlerdi. Tüm gece ortalarda yoktum. Kilitli bir odada aramızda geçenleri az çok ama yanlış tahmin ettiklerine emindim. Kim bilir nasıl bakacaklardı? Dalga mı geçeceklerdi, ayıplayacaklar mıydı ?

Son ihtimali anında eledim. Her biri birbirinden çatlak, kafa ve çılgın olan bir grupta sanırım tuhaf veya sıradışı karşılayabilecekleri birşey yoktu.

Neyse ki ev sessizdi. Sadece mutfaktan sesler geliyordu. Sessizce o tarafa yönelip içeri göz attım. Ares üzerinde sadece siyah bir eşofman altı giymiş olduğu halde kahvaltı hazırlıyordu.
Onu izlemekten kendimi alamadım bir an. Her hareketinde kollarında ve geniş sırtındaki kasların hareketi ,omlet pişirme  gibi basit bir şeyi bile nasıl böyle, nabzıma taklalar, kalbime perendeler attıran bir göz ziyafetine çeviriyordu anlamıyordum.

Domatesleri kesmek için dönüp, tezgaha yönelince Mikelanj heykeli kusursuzluğundaki geniş göğüs kaslarından karın kaslarına gezinen bakışlarım eşofmanının  başladığı yerdeki V'de takılı kaldı.

Kahretsin!  Bir  anda koyverdiğim hayranlık ve geceden yarım kalan her şey için beni ele geçiren isteğimi afişe eden nefes alışverişimi duydu.

'' Gördüğün şeyi beğenmiş gibisin.''

Dudakları dalga geçen muzip bir ifadeyle kıvrılmıştı. Ya kekeleyip rezil olmanın üzerine tüy dikecektim ya da ben de rahat davranacaktım.

'' Siz vücut çalışanlar her fırsatta neden kaslarınızı  insanların gözüne sokarsınız diye düşünüyordum. Biscolata reklam filmi gibi dolanan sen mesela. ''

Kahkahayı patlamıştı. ''Tek alıcı kitlem sen olacağına göre bence ürünün reklamı amacına ulaşmış görünüyor.''

'' Bu kadar mütevazı nasıl olunabilir yarabbim ? ''

'' Mükemmel yaratılmışım elden ne gelir.''

'' Retinaların  aşkına bu mükemmel varlığı biz ölümlülerin gözüne gözüne sokman için gönderen ilahi güçlere adak sunak filan hazırlayalım hemen. ''

'' Sadece bir günaydın ve kahvaltıda eşlik etmen yeter. Tabi yakınıma gelmeye cesaret edemeyip kapıda dikilmeye de devam edebilirsin."

Duraksamıştım. ''Ben mi ?''

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin