Sürpriz

1K 85 37
                                    

  " Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir
                                          Dante "

"Belleza , çok özür dilerim ama gitmem gerekiyor "

Ares, arkasında halen ağlayan Beatrice'i bırakıp,endişeli, üzgün bir yüzle yanıma gelmişti.

" Şimdi mi ?" diyebildim.Gözüm Beatrice'e kaymıştı. Perişan bir hali vardı. Dünyası başına yıkılmış, ne yapacağını bilemeyen, sinir krizinin eşiğinde biri gibi insanı alarma geçiren bir duruşu vardı.

" Hiç iyi görünmüyor " diyebildim.

" Değil.  Kokteyl bitmek üzere,  kimse böyle görmeden ,onu götürmem lazım buradan."

Ne diyebilirdim ki ? Taş gibi bu hatunla gidersen gözlerini mi oyarım diyeyim ? Kalbim kıskançlıkla saydırsa da mantıklı ve insancıl yanım konuştu.

" Ah, tamam.Tabi.Bu halde görmesin kimse."

Ares yanağıma bir öpücük kondurdu.

" Seni seviyorum " deyince gülümsedim.

" Ben de seni." Gözüm  yeni bir hıçkırık krizine giren Beatrice'e takıldı. " Bir doktora falan mı götürsen ? "

" Olabilir ...neyse sen endişelenme şimdi buna "

" Oduna benzer halim mi var ? Çok fena durumda zavallı kız? Yapabileceğim birşey var mı yazık ona ya "

" Yok ama sorman bile yeter."

Gülümseyip gitti.Beatrice'le uzaklaşmalarını izledim.Nereye gidiyorlardı,kızın başına bu kadar kötü ne gelmişti, ne zaman yanıma gelirdi ? Off ama ya.

Kendi bin küsür sorum yetmezmiş gibi ,Berna'larin tek başıma geldiğimi görünce sordukları bin küsur soru da eklenmişti.Ares,kızı  apar topar meraklı gözlerden saklamak için götürdüğüne göre,  ben de durumu açık edemezdim bizimkilere.Acil bir telefon alıp, gitmek zorunda kaldığını söyledim.

Tüm mezat ve kokteyl bitimine kadar gözüm hep kapıda kalmıştı.Bir an önce Beatrice'le ilgili durumu yoluna sokup, gelmesini istiyordum.O kadar güzel ve şu anda bir o kadar da kırılgan bir durumdaki bir kızla, hep dizilerde,filmlerdeki,buna benzer durumun üstüne yaşanılan  klişe yakınlaşma sahnelerinden birini yaşıyorlarmış gibi kurup durmak geriyordu beni.Gelse bir rahatlayacaktım ama gelmedi.

Kokteylden sonra  eğlenmek için gittiğimiz klübe de gelmedi.Berke birkaç defa aramıştı ama telefona cevap vermemişti.Elim gitse de arayamadim.Kendine güvensiz hallerimden payını almıştı adam.Kıskanç ve özgüvensiz, nevrotik bir sevgili gibi davranmayacaktım...

da bir ara be adam.Ya da bir mesaj filan at.Yok onları da yapmadı.Kulüpte habire telefonumu kontrol edip, moralim diplerde sürünürken, kimseye birşey farkettirmemek için gülümsemek işkenceden farksızdı. Bir kaç kadeh sonrası gerçi gevşemiştim ama otele döndüğümüzde, Didem sızıp kalınca,  Berna da  nihayet gelen Teo'nun kaldığı yan suite geçince tek başıma, endişelerim ve tedirginliğimle başbaşa uykusuz bir gece geçirmiştim.

Yatakta yastık ve yorganla savaşmaktan sinirlerim gerilerek, sabahı zor ettiğim gecenin en yanlız zamanı şafak sökerken, dayanamayıp, mesaj attım

" Umarım herşey yolundadır.Seni çok özledim "

Yani bunda ters birşey yoktu değil mi ? Merak etmem normaldi sonuçta.Peki mesaja hiç dönmemesi ve ertesi gün ses çıkmaması normal miydi ? Ters birşeyler vardı, hissediyordum.

Kahvaltı boyunca ,Didem ve Berna'ya birşey söylememek için kendimi zor tutuyordum.Berke kahvaltıda bize katılmak ve Teo'yu görmek için, meydanda daha önce keşfettiğimiz kafeye gelmişti.Onun gelmesiyle, enerjimiz yükselmiş, masada neşeli  espriler ,kahkahalar ortamı , kafamdaki karanlığa gömülen işkence bölgesinin aksine aydınlık ve neşeli bir atmosferle kaplamıştı.

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin