Moira

922 72 8
                                    

Ares beline sarılan kolları hissettiğinde kesme tahtasının üzerine bıçağı bırakıp,arkasına döndü ve halen uykusu açılmamış Sedef'in yüzünü okşayarak gülümsedi.

" Elimde bıçak varken sessizce yaklaşmak çok da akıllıca değil belleza."

" Öyle mi ? Akıllı olmamı mı  tercih ederdin ?"

" Pek sayılmaz."

" Ben de öyle tahmin etmiştim."

Sedef dudaklarına  uzanınca ikiletmeden dudaklarının üzerinde baş parmağını gezdirmişti. Ipeksi dokunun altındaki sinir uçları sabırsız bir beklentiyle daha fazlası için titreşince kendine doğru uzanan yüze eğilip, dudaklarını teslim aldı.

Sabırlı ve aheste bir ritimde dansı başlatmak istiyordu ama Sedefin sabırsız tutkusu barajı yıkılan sel baskını gibi hamleyi kesip, saltanatı ele geçirmişti. Ares kızın derinlere doğru istila eden öpücüğü ile tezgaha oturttuğu kızı kendine çekip, bedenini bacaklarının arasına yerleştirmişti.

Tanıdık olan aroması dilinden içine doğru diğer aromayla karışarak akarken her seferinde keşfetmekten müthiş bir keyif aldığı tenin üzerindeki fethin milim milim ilerleyişinin hazzıyla parmak uçları yanarak ikisinin de tenini dağlıyordu.

Erişimi maksimuma ulaşan boynu ipeksi bir örtü gibi kaplayan narin cildin hemen altındaki hayat pompalayan damarın üzerinde daire çizen parmak uçları ritmi çıldırtmış, akabinde görevi devralan sıcak ve akışkan dairesel gezinti çok sevdiği mırıltı ve izlemeyi aşık olduğu kadının ve kendinin kulaklarına ilahi bir ezgi gibi ulaştırmıştı.

Sedef'in ensesindeki saçların arasında dolaşan parmakları nezaketi bir tarafa bırakıp, yukarılara doğru ilerlerken ısrarla ve kontrolü çok da takmayan bir sertlikle saçlarını kafasıyla beraber geriye çekip,sevdiği adamın boynunda izlerini bırakırken dünyanın, zamanın, gerçekliğin umurlarında olmadığı bir kendini kaybediş bölgesindeydiler.

Yitip gidebilirlerdi. Karışıp, akışabilirlerdi .Çılgınca fırlatılmış oldukları yükseklikte hızla uçarken kamikaze yapar gibi dalara, helezon dalgalarla iç içe tur  atıp duran zikzaklarda alçalıp yükselebilirlerdi de. Ah o ne güzel bir teslimiyet ve savaş haliydi. Ve  o ne dudak ısırtacak kadar arsız ve sınırları olmayan bir kendini yitirirken bütünleşerek doğma saatleriydi.

Belki tanıdık çakırkeyif bir sarhoşluk halinin mutluktan güldüren zirve noktasıydı. Belki de  ruhunu kanatlandırıp kalbini sahibine kaçıran bir çıldırma haliydi. Belki  o kadar kendini gönüllü kaybederken kontrol edilemeyen bir yoksunluk krizinin doyurulmasından gelen içsel bir ağlayış kadar şairane bir güzellikteydi.

O yüzdendir ki Sedef'in yumuşak ve mayışmış sesiyle dile gelen cümlenin gerçekliği bir anda ikisini kahkahalara boğmuştu.

" Tezgahı yeniletmeliyiz."

" Bence tüm mutfağı yeniletmeliyiz belleza."

Ikisi de bir süre gülmekten   konuşamamıştı. Sedef çenesini Ares'in omzuna dayayıp, baktığı mutfaktan çektiği kısılmış gözleri parlayarak Ares'e baktı.

" Buraya bu gidişle hiç taşınamayacağız Ares. Tadilatı bitmiyor bir türlü. Daha taşınmadık bile."

" Mutfaktan uzak dursak yeter. Evin geri kalanında çocuk odaları hariç  istediğimiz kadar DNA bırakmaya devam edebiliriz."

" Çok edepsiz oldun ama sen."

" Dedi sürekli benimle sevişip duran güzel kadın."

" Şikayetçi misin bundan ?"

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin