Şöminede yanan odunların cıtırtısına karışan Chris Stapleton'un hırıltılı, seksi sesinin hayat verdiği en sevdiğim şarkısı Tenesseee whiskey'nin o beni benden alan notaları aramızda uzayan gidip sessizliği sarıp sarmaliyordu.
Ares'in yüzüne vuran yumuşak ve harlı aydınlığınin belirginleştirdiği lapis lazulinin içine gizlenmiş azur mavi derinlikte hapsolmuştu gözlerim. Aramızda uzayan sessizliğin sorumlusu olan dilim kalbimin göğüs kafesimdeki aryasının sağır edici şamatasında lal kesilmişti. Ares dünyadaki tüm zamana sahip bir ölümsüz kadar sabırlı ve gizemli bir durgunlukta bana bakıyordu.
Lethe nehrinin tatlı nektarını içtikten sonra tüm geçmişlerini ve fani hayatlarını unutan gölgeler gibi tüm benliğimi onun gözlerinin içinde unutmuştum.
Gözlerimin tenine çekilen tenimi yakıp kavuran içimdeki alevden toplara meydan okuyan bir kudrette yanarak parıldadıklarından şüphem yoktu. Ares binlerce yıllık ömründe kendini bir daha keyiflendirip, ilgisini çekebilecek bir şeyin kalmadığına inanmış ama karşısına çıkarak ona yanıldığını ispatlayan gösterinin tadını çıkaran,sıkıntısı dağılmış bir titan gibi beni seyrediyordu.
Bir şey demem gerekiyordu. Bu sonsuzluk gibi uzayan bakışmamız delice birşey yapmama neden olmadan birşey demeliydim.'' Ah..bu..çok..'' dedim ve susup, kadehteki tüm şarabı kafama diktim. Ona bakmadan kadehi uzatmıştım.
'' Bir tane daha alabilir miyim ?''
Hiç bir şey demeden odadan çıkmıştı. Derin bir nefes alıp, avuçlarımı yanaklarıma bastırdım. Benim adımı vermişti.. inanamıyordum.Geri geldiğini duyunca ellerimi yüzümden çektim.
Yanıma oturmuştu. Gözümün kenarından gülümseyerek kadehine uzandığını ve şarap koyduğunu gördüm.
Kesinlikle çok eğleniyor,aşırı derecede keyif alıyordu. Dudağının kenarı gülümserken şeytani bir alaycılıkla kıvrılmıştı. Kadehi bana uzattı.
'' Teşekkür ederim.''
Kaçamak bir bakış atıp,gülümsemeye çalıştım ve tabi ki en az gülümsemesi kadar alay edip,eğlenen bakışını yakaladım.
'' Çarpabilir. Hafif olması seni yanıltmasın.''
Çarpsın da beni kurtulayım. Kocaman bir yudum almıştım bile.
'' Aklımda tutarım.''
Gene sessizlik olmuştu. Ares şarabının ve şarkının tadını tek başınaymış gibi çıkartırken şöminedeki alevleri seyre dalmıştı.
'' Arasak mı ? Nerde kaldılar ki?''
Kimsenin gelmesini istediğimden değildi. Sessizliği bozmak içindi. Ares'i sadece ve sadece kendime saklamak istiyordum bencilce.
'' Bu kadar mı tedirgin oluyorsun ?''
En sonunda bakmıştı bana. Gözleri ciddiydi. Hatta üzgün.
'' Yok ne münasebet. Sadece merak ettim. Hep beraber geçireceğiz demişlerdi de bu geceyi. Sophie ve senin için veda gecesi olacaktı.''
'' Hayal kırıklığına uğradığın için üzgünüm. Şimdilik elinde sadece ben varım.''
Kırgın bir şekilde gülümseyip, kalkmıştı yanımdan. Şömineye gidip sırtı bana dönük durdu.
Tanrım gerizekalı gibi herşeyi berbat ediyordum. Onu böyle görmek kalbimi parçalıyordu. Yanına gidip ona sarılmak istiyordum ama yarı yolda cesaret kırıntım yok oldu.
'' Sen de onları görmek istersin diye. Gitmeden önce bir kez daha bir arada olmak istersin diye dedim. Asıl senin elinde sadece ben varım.''
Bana dönüp, baktı. Bir şey söyleyecekmiş gibi oldu ama vaz geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CILEKLI PASTA #wattys2019
Romance" Bana öyle bakmaya devam edersen, şeytan bile tövbe edecek ,sevgilim " " Ya sen ? " " Ben tövbekar değil, günahkârım.Şeytanın bile yüzünü kızartacak günahlara çağırıyor bakışların ve tövbe mi bekliyorsun benden? " " O halde beraber yanalım "