Zehirli Sarmaşık

991 71 1
                                    

Kıskançlık zehirli bir sarmaşık gibi kalbi ve ruhu görünmeyen dallarıyla arsızca sarıp sarmalayınca ele geçirdiği kurbanını  şüphe,  önyargı ve umutsuzluğa gebe bırakır. Kıskançlık o zihne girdiği an panzehiri mantık evi terk eden bir aşık gibi uzaklara gider ve sonu Shakespeare trajedileri gibi acıklı bir bitiş, karmakarışık olmuş bir zihnin pişmanlığı ve yanlış anlaşılmalar silsilesi sergilenen tuhaf bir oyunun perdeleri açılır.

Yeşil yılan soylu kıskançlığın elinde oyuncak misali oynadığı Koray mutfaktan gelen kahkaha sesleri arasında son günlerde kalbine drift yaptıran, nakavt olan ağırsiklet boksörden beter dayak yemiş  gibi hissettiren Mina'nın tatlı gülüşünü seçince gerilmişti. Hemen ardından Ares ve tilt olduğu sesin sahibi Stefan'ı duyunca kanı deli gibi akmaya başladı .

Yok içeri girmeyecekti. Zira  kendini tutamayıp, Stefan denen adamın ağzını burnunu kırmaktan korkacak kadar agresif  hislerle dolmuştu. En iyisi hiç görünmeden gitmekti ama dış kapıya ulaşamadan mutfaktan çıkan Berna'ya yakalanmıştı.

" Aa Koray nereye gidiyorsun hayırdır ?"

" Birkaç işim  var da."

" Bu saatte ?"

" Özel iş."

Berna elbette yutmamıştı ama aptala yattı.

" Bir merhaba de bari misafirlerimize de öyle git."

Koray cevap veremeden elindeki salata tabağını bahçede hazırlanmış masaya götürmek için çıkan Mina'yı gördü. Onu gören  kız halen kızgın olduğu Koray can sıkıcı detaymış gibi bakıp, Berna'ya bakışlarını çevirmişti.

" Arka bahçeye mi gidiyordu salata ?"

" Evet tatlım. Masayı  oraya hazırladık. Hava güzel ya, içeriye tıkılmayalım dedik."

Koray daha kızın ters bakışlarını hazmedememişken elinde şarap şişeleri ve yüzünde bir milyonluk çarpıcı tebessümüyle belirgin hale gelen gamzelerini sergileyen Stefan mutfaktan çıkınca tilt olmuştu.

" Arka bahçe gidiyor biz Mina ?"

" Evet Stef. "

" Ben iki şişe aldım ama yeter sizce ?"

Bok iç gerizekalı. Bir Türkçe'yi öğrenmemiş bik bik konuşuyor  diye içinden sinirle mırıldandı Koray.

Mina çok komik bir espri yapmış gibi ergen kız cilveleşme  gülüşüyle cevap vermişti.

" Biterse takviye ederiz. Abim ve Berke şarap getirdi. Teo da almış. Merak  etme Stef ."

" Tamam o zaman. Ben bu iki şişe götüreyim bahçeye." deyip sevimli olduğu inkar edilemeyecek gülümsemesini  sergilemişti.

Koray onun ota boka gülümseyip duran neşeli ve rahat ruh halini çekici bularak etkilenen kızların aksine buz gibi bakıyordu Stefan'a. Gözgöze  geldiklerinde ise ifadesini yüzünden silmeden gıcık şekilde bakmaya devam etmişti ama Stefan anlamamış gibi ona da gülümsemişti.

" Hazır duayen buldu ben sorayım. En güçlü alkol  hangisi? Içeride herkes iddia yapıyor. Diyor ki viski filan ama sen en iyi bilir kişi di mi Kutay ?"

Koray sıktığı dişlerinin arasından  cevabı yapıştırmıştı.

" Koray. Kutay değil.Ben sana Sergio diyor muyum ?"

Stefan alınmayıp, komik bularak gülmüştü.

" Benim isim hafıza kötü. Sen kusur  bakma Koray."

Mina sinirle Koray'ı süzerken, zoraki gülümsedi.

" Yok canım ne bakacak kusura. Türkçe isimleri akılda tutmak zor."

CILEKLI PASTA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin