Bölüm şarkısı: Mabel Matiz-Fırtınadayım
Bölüme geçmeden önce, bu bölümü sevgili @mehtapb1990 'a ithaf ediyorum. Kitap karakterlerim adına ağaç bağışında bulunduğu için teşekkür ederim.
Buse ile Mehmet Emin, bitmek bilmeyen bir kavganın içindelerdi. Buse, yaşananlar yüzünden kocasına ateş püskürüyordu. Sanki tüm suç kendinde değilmiş gibi, Savaş'a karşı onu korumayan Mehmet Emin'e ağzına geleni söylüyordu. Oturup bir düşünse, hırsına yenilip yaptığı şeyin yanlış olduğunu kendi de görecekti. Bir kadın ve bebeğinin hayatına kastetmişti, hafife alınacak bir durum değildi bu.
"Bu kadar malın mülkün sahibi tek o değil. Bu ev sadece onun değil. Nasıl olur da bizi kovmasına izin verirsin? Nasıl olur da onun yanında beni korumayıp, ezmesine göz yumarsın?" Buse, çığlık çığlığa evi inletirken, bir taraftan da kocasının aklını bulandırmaya çalışıyordu. Belki böyle yaparsa, üste çıkabilirdi. Ancak, Mehmet Emin, onun kazdığı kuyuya düşecek kadar aptal değildi.
Karısının savunulacak bir tarafı olmadığını biliyordu genç adam. Defne'nin düşük yapma ihtimalinin, ne gibi kötü sonuçlara neden olacağının farkındaydı. Abisi yıkılırdı, yeğeni Alara'nın umudu avuçlarından kayıp giderdi, daha doğmadan bir yeğenini kaybeder, yengesi de evlat acısıyla kavrulurdu. Abisine, bu konuda hak veriyordu. Bir ölüm yüzünden, onun yıllarca toparlanmadığını bilirken, az önce saydığı ihtimallerle daha da kötüye gitmesini istemezdi.
Buse ise, karşısında kendisine cevap verme zahmetinde bile bulunmayan adamı gördükçe kuduruyordu. Pençelerini çıkarmıştı. Sözleriyle, adama çizikler atacaktı. Çılgına dönmüş bir vaziyette odalarında bir sağa bir sola giderken, bir an da durdu.
"Karısını bile koruyamayan korkağın tekisin sen. Korkak kelimesi bile senin gibisinin yanında hafif kalır. Adam mısın sen be?" Ağzından çıkanların haddi hesabı yoktu. Söylediği son cümle, bardağı taşıran son nokta olmuştu. Mehmet Emin karısının kolundan tutup, onu kendisine bakmaya zorladı. Bir kadına vurmak, ona yakışmazdı ancak karşısındaki kadın sınırlarını zorluyordu. Yine de sinirini dizginleyip, konuşmaya başladı:
"Rahmetli Gülce'nin en yakın arkadaşı olduğunu söyleyip duruyorsun ama onun evladının iyileşme şansına mani oluyordun az kalsın. Yaptığın şeyin savunulacak bir yanı yok. Her ne olursa olsun, o kızı dövmemeliydin. Bu olaydan sadece azar işitip kurtulmana sevineceğin yerde, hala ahkam kesiyorsun. Abim sana az bile yaptı Buse. Aynı şey benim başıma gelseydi emin ol seni öldürürdüm. Şimdi o sesini kes! Yarın şirketteki işlerimi hallettikten sonra İstanbul'a döneceğiz ve bu konu da burada kapanacak." Sözlerini bitirdikten sonra, karısını bıraktı ve odalarının kapısını çarpıp çıktı. Bu gece, karısıyla aynı odada bulunmanın doğru olmayacağını düşündü, bu yüzden de misafir odasına gidiyordu. Ancak, arkasında nefret tohumları saçmaya hazırlanan, ortalığı alev yerine çevirecek bir kadın bıraktığından habersizdi.
◮◮◮
Ertesi sabah, İstanbul'a gitmeden önce Adana'daki bir-iki arkadaşını ziyaret edeceğini söyleyen Buse, evden ayrıldı. Genç kadın, uzun zamandır görüşmediği birinin yanına gidiyordu. Biraz tedirgindi ama bu ziyaretin olması gerektiğini hatta bu zaman kadar geç bile kaldığını düşünüyordu. Madem onun canı yanıyordu, başkalarının da yansaydı. Bundan sonra yapacaklarından kendisi sorumlu değildi.
Etrafına bakınıp, kimsenin kendisini takip etmediğinden emin olduktan sonra, Hamitoğlu Holding'e giriş yaptı. Danışmandan, istediği kişinin katını ve oda numarasını aldıktan sonra, asansöre bindi. Üst katın düğmesine bastığı zaman, açıkçası birazcık da olsa heyecanlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
General FictionKapak tasarımı için @bsudeee ye çok teşekkür ederim 💜 13.08.2019- Umutsuz'un ilk yayımlandığı tarih