25. Yasa Veda

70.7K 2.8K 801
                                    

Bölüm şarkısı: Gökhan Özen-Budala 🎶

Defne'den

Dün gece, aldığım karardan sonra bir güzel uyumuş, uyanır uyanmaz da soluğu Devran beyin çalışma odasının önünde almıştım. Her ne olursa olsun, fikrimin arkasında duracak ve konuşacaktım. Derin bir nefes çektim içime ve omuzlarımı dikleştirdim. Kapıyı, iki kez vurduktan sonra, içeriden duyduğum "Gel!" emriyle, odaya doğru adımladım. Devran bey, şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. E, haklıydı adam. Hiç, yanına gitmişliğim, oturmuşluğum, iki sohbet etmişliğimiz yoktu ki.

"Buyur kızım, bir şey mi oldu?" Ah, neler oldu bir bilseniz?

"Sizinle, önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum." Sesimin, kendinden emin bir şekilde çıkmasına özen göstermiş ve bunu başardığım için de içten içe kendimi tebrik etmiştim. 

"Olur kızım, konuşalım. Buyur otur." Eliyle, masasının önündeki koltuğu işaret etti. Vakit kaybetmeden, oturdum ben de. Sesi, güven vericiydi. Bu, hoşuma gitmişti. Konuşmaya, nereden başlayacağımı tam olarak bilmiyordum ama bir yerden de başlamalıydım.

"Bu eve, ne şartlarda geldiğimi, siz de benim kadar iyi biliyorsunuz. Burada kaldığım süre boyunca her türlü zorbalığa, hakarete, şiddete, yok sayılmaya boyun eğmek zorunda kaldım. Bana karşı yapılan her haksızlığa sustum. Sizin de bir kızınız var. Bu yüzden de beni anlayacağınızı ve yanımda olacağınızı düşündüğümden, bir ricada bulunacağım." Karşımdaki yaşlı adam, söylediklerime odaklanmıştı. Ondan, nasıl bir ricada bulunacağımı merak ediyor gibiydi.

"Seni anlıyorum. Olayların bu noktaya gelmesini ben de istemezdim ancak, hayatta bazen her şey planladığımız gibi olmuyor. Bu arada rican nedir?" Sesi anlayışlı gibi çıkıyordu, bundan cesaret alarak, isteğimi söylemeye koyuldum.

"Ben çalışmak istiyorum." Kurduğum cümle yüzünden, surat ifadesi değişti. Az önce anlayışla bakan yüzü, hayrete düşmüştü şimdi. 

"Ne demek çalışmak istiyorum?" 

"Basbayağı, çalışmak istiyorum. Savaş'ın durumu malum, ne zaman düzeleceği belli değil. Onun yokluğunda, tüm yükü tek başıma sırtlayamıyorum. Benim ve bebeklerimin ihtiyaçlarını giderecek, başımızda duracak, bize destek olacak bir kocam olmadığından, tüm sorumluluğu ben almak istiyorum." Eğer, bir nebze de olsa kararlıysanız, önünüzde dağ olsa duramazdı. Kendimden o kadar emindim ki Devran beyin de benim önümde duramayacağını biliyordum.

"Kızım, her ihtiyacını biz karşılarız. İstediklerinin hallolması, tek bir sözüne bakar. Bunun için çalışmana gerek yok ki. Lütfen, bu konuyu bir daha konuşmamak üzere kapatalım." Söyledikleri yüzünden, pes etmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Gözümü karartmıştım bir kere, kim engel olabilirdi ki bana?

"Ben, sizin paranızı istemiyorum. Zaten, bu yolda bedel olarak yüz binlerce lira feda ettiniz. Bebeklerimin bu hayattaki tek güvencesi benim ve onları, kimseye muhtaç etmek istemiyorum. İzin verseniz de vermeseniz de çalışacağım." Ey, Devran Hancıoğlu! Eski Defne yok karşında. Hani o gün, oğlunun aklına girip, parayla satın aldığın, hiçbir şeye sesini çıkaramayan kız gitti. Büyüdüm, sayenizde.

"Karnındaki bebeklerin annesi sensen, dedeleri de benim. Onlar, benim torunlarım ve kimseye muhtaç olmalarına ben de izin vermem. Bu yanlış düşüncelerden uzaklaşsan iyi olur." Sinirlendiğini görebiliyordum ancak yapacak bir şey yoktu. Bu hayatta, ayaklarımın üzerinde sapasağlam durabilmek için, bir yerlerden başlamalıydım. Şansıma, bugün, o gündü. 

"Ben, bu eve gelme amacımı, karnımdaki bebeklere niçin ihtiyaç duyulduğunu unutmadım. Zaten, babaları onlarla ilgilenmediğinden, ileride kalpleri yeterince kırılacak. Bırakın da en azından, onlara güzel bir dünya yaratmak için uğraşayım. Siz elbette onların dedesisiniz ancak ben de anneleriyim, onların kötülüğünü istemem. Bana izin verin de güçlü olabilmek için, ilk adımımızı atalım." 

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin