Bölüm şarkısı: Gülşen, Mustafa Sandal-Tesir Altında
20.02.2022 Pazar
Defne'den
Duşa girmeden önce, üzerime giyineceğim temiz kıyafetleri seçmek için, gardırobun karşısına geçmiştim. Bir-iki parçayı seçip, banyoya doğru gidecektim ki, gardırobun aynasından yansıyan görüntümle olduğum yerde kalakaldım. Kocaman olan karnım, yakında bebeklerime kavuşacağımın sinyalini veriyordu.
Sekizinci ayı da geride bırakmıştık. Umut ve Cesur'un karnımdaki son haftaları belki de son günleriydi. Tişörtümü yukarı doğru sıyırıp, yavaş yavaş karnımı okşarken, yüzümde de genişçe bir gülümseme peydahlandı. Bir hafta sonra 21 yaşına girecektim ve 20. yaşımın bana getirdiği en güzel hediyeler onlardı. Kendileri günbegün büyürken, beni de büyütmüşlerdi.
Gelecekleri günü, iple çekiyor, heyecanla bekliyordum. Acaba Savaş'a mı yoksa bana mı benzeyeceklerdi? Birisi bana, diğeri de ona benzeyebilirdi. İkimizin karması bile olabilirlerdi. Aslında, bu önemli değildi, sağlıklı olsunlar yeter.
Tişörtümün eteklerini indirip, yüzümdeki sırıtışla birlikte banyoya doğru adımlamaya başladım. Malum, bugün Dila ablanın kınası vardı ve benim bir an önce hazırlanmam gerekiyordu.
Önce ılık bir su hazırlamış, ardından da güzelce duşumu almıştım. Sonrasında kurulanıp, üzerime seçtiğim rahat kıyafetleri giyindim. Kuaföre gideceğimizden, kıyafetlerimin rahat olması işime yarayacaktı. Kınada giyineceğim elbise ve ayakkabıyı da küçük bir çantaya koyduktan sonra, hazırdım. Kına, Dila ablaların evinde, Mersin'de olacaktı. Bu yüzden de konağa geri dönme gibi bir zahmete girmemek için, böyle yapmam gerekti.
Aynadan son kez görüntüme bakıp, tamam olduğuma karar verdikten sonra, çantamı elime alıp odamdan çıktım. Yavaş adımlarla evin salonuna doğru yürüyordum. Etraf epey sessizdi çünkü herkes erkenden gelin evine gitmişti. Ben de onlarla gitmek istemiştim fakat Savaş, yorulmamam için izin vermemişti. O da benimle birlikte evdeydi, beraber gidecektik.
Salona geçtiğimde, görünürde yoktu. Muhtemelen, bahçede olmalıydı. Salonun bahçeye açılan kapısından dışarı çıktığımda, tam da tahmin ettiğim gibi oradaydı, çardakta oturuyordu. Beni görmesiyle birlikte ayağa kalktı.
"Hazırlandın mı?" Yanıma geliyordu.
"Evet, hazırım." deyip, yüzüme kondurduğum gülümsemeyle karşılık verdim ona.
"Tamam, gidebiliriz o halde." Elimdeki çantayı alıp, beni arabasına doğru yönlendirdi.
Benim tanıdığım Savaş, benimle konuşmak için bahaneler yaratırdı fakat bugün bu, pek umrunda değil gibiydi. Yol boyunca, sorduğum sorulara kısa cevaplar vermek dışında, ağzından tek bir kelime dahi çıkmadı. Acaba bir sorun mu vardı? Ona, kötü bir şey mi yapmıştım?
Benimle konuşmak istemediğini düşünerek, yönümü arabanın camına doğru çevirdim. Dışarıyı izleyip, kafamı dağıtsam iyi olacaktı. Ben kendimi böyle meşgul ederken, kısa süre sonra araba kuaförün önünde durmuştu.
Saçım ve makyajım yapılana kadar, bekledi beni. Her şey bitince, ayandan son halime bakarken, o da beni izliyordu. Beğendiğini, gözlerinden bile okuyabiliyordum. Bunu, sözleriyle de dile getirmesini istiyordum ama hiç o taraflı olmadı. Ben yokmuşum gibi davrandı. Belki de ben yanlış anlamıştım, beğenmemişti beni. Saçımı ve makyajımı bozdurup, tekrardan yaptırma gibi bir şansım var mıydı acaba? Yoktu, geç kalırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
General FictionKapak tasarımı için @bsudeee ye çok teşekkür ederim 💜 13.08.2019- Umutsuz'un ilk yayımlandığı tarih