47. Uykuların En Güzeli

33.1K 1.9K 696
                                    

Bölüm şarkısı: Gülşen-Ellerinden Öper

22 Nisan 2022

"Bu gece, birbirimize sarılarak uyuyalım mı?"

Savaş'tan gelen isteğin ardından, aldığı nefesin boğazında kaldığını hissetti Defne. Bu yüzden de aniden gelişen bir öksürük krizinin içinde buldu kendini. Kötüleşmişti ve onun kötüleştiğini gören Savaş, oturduğu sandalyeden kalkıp, yanı başına geçti. Genç kadının sırtından destek vermeye çalışıyor, bir yandan da masanın üstündeki sürahiden, bir bardağa su dolduruyordu.

"İyi misin Defne?"

Savaş'ın vücudunun her yanını, telaş ve endişe sarmıştı. Çünkü, karısı hiç iyi görünmüyordu. Doldurduğu suyu, onun avuçlarının içine bıraktı. Kadının elleri titriyordu. Bundan dolayıdır ki, tuttuğu bardağın içindeki su, bir dalga misali oradan oraya gidiyordu. Üstelik, öksürmekten olsa gerek, gözleri de kızarmıştı. Hatta, göz pınarları yaşlarla dolmuştu. Savaş, içten içe kızdı kendine. İyi halt etmişti de pat diye söylemişti isteğini!

"İ-iyiyim." Kekeliyordu Defne. Hem, sesi de belli belirsiz çıkmıştı. Bu, korkudan ya da herhangi bir olumsuz duygudan değildi. Öylesine şaşkındı ki, beklenmediği bir yerden vurulmuştu. Eğer, biraz daha kontrolü sağlayamazsa, Savaş tarafından eline tutuşturulan bardak yeri boylayacaktı. Bu yüzden de onu sıkı sıkıya tutup, dudaklarına götürdü. Boğazından akıp giden su, biraz da olsa iyi gelmişti. Öksürmesi yüzünden oluşan acının dindiğini hissediyordu.

"Emin misin?" Karısından duyduğu cevabın doğru olmadığı anlamamak için aptal, onun iyi hissetmediğini görmemek için de kör olması gerekirdi. Savaş ne aptaldı ne de kör... Şu an, büyük bir pişmanlığın içindeydi. Neyine güvenip de böyle bir istek sunmuştu ki Defne'ye? Sırf, birbirlerini seviyorlar diye, her şeye hazır olması mı gerekiyordu Defne'nin?

'Evet' anlamına gelecek şekilde başını salladı Defne. Cevap verecek durumda değildi. Aslında, mantıklı tarafı bu halde olmasını saçma buluyordu. Sonuçta, daha önceleri de defalarca kez birlikte uyumuşlardı Savaş'la. Alışık olduğu bu eylemi, neden böylesine yadırgamıştı ki?

"Az önceki isteğimi duymadığını farz edelim tamam mı? Öyle bir an yaşanmadı, zihnimizden silip atalım." Yavaşça yerine geçti Savaş. Hevesi, bir balon gibi söndüğünden, durgunlaşmıştı. Ancak, bunu karısına belli etmek istemedi. Zorlukla da olsa, gülümseme yerleştirdi yüzüne.

Defne'nin duyguları, bir pinpon topu gibi oradan oraya gidip geliyordu. Şaşkınlıktan, hayretten, heyecandan, bilinmezlikten dili tutulmuştu. Konuşmak istiyordu fakat ağzını açıp da bir kelime söyleyecek gücü kendinde bulamıyordu. Sanki, vücudundaki tüm kan, yanaklarıyla kulaklarına toplanmıştı. Cayır cayır yandıklarını hissediyordu. Üstelik, kızarmış olduklarından da emindi. Başını kaldırıp da Savaş'a bakamıyordu. Bakarsa, onun da düştüğü vaziyeti göreceğini biliyordu ve ondan utanıyordu.

Defne'nin cevap vermemesi, hatta yüzüne bile bakmıyor oluşu, Savaş'ın yüzünün düşmesine neden oldu. Pişman olmuştu, hem de çok. Ama ne yapsın? Defne'den uzak durmaya, ondan ayrı kalmaya artık daha fazla dayanamıyordu. Aynı evin, aynı odanın içinde iki yabancı gibiydiler. Dışarıdan bakan biri, iki evlada sahip olduklarını görüp, onların dip dibe, diz dize olduklarını düşünebilirdi. Ancak, durum hiç de göründüğü gibi değildi.

En başından beri, yaşanılan olayların içeriklerinde büyük hatalar olduğunu Savaş'ta kabul ediyordu. Hatta, bunlara bizzat kendisi sebep olmuştu. Ancak, son zamanlarda her şeyin yavaş yavaş yoluna girmeye başladığını görmezden de gelemezdi. Birbirlerini seviyorlardı, sarılıp öpüşüyorlardı, birbirlerine temas da ediyorlardı. Tüm bunlara rağmen, aynı yatakta birbirlerine sarılarak uyuyamayacaklar mıydı?

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin