Bölüm şarkısı: Hadise-Küçük Bir Yol
Bölüm yayımlanma tarihi: 30 Ocak 2022
Defne'den
İlk başta sevindiğim habere, üzerine birazcık daha düşününce, iyi yönlü tepki veremez olmuştum. Oysa, ilk duyduğumda ne de güzel gelmişti kulağıma; Dila abla ve Mehmet Emin abinin evlendirilme kararı...
Üzerinden, 3 koca hafta geçti. Uyudum uyandım, yedim içtim, düşünüp durdum. Bu süre zarfında, bebeklerimle birlikte yedinci ayımızı da geride bıraktık. Hareket kapasitem sınırlandı. Eskiden, sabahın bir altısından başlayıp, akşamın sekizine kadar çalışmaktan bile yorulmayan bedenim, hamileliğimle beraber iyice ağırlaştı, bitap düştü. Herkes düğün için koştururken, bense iyice sessizleştim, içime kapandım.
Her gün ayrı bir kavga, ayrı bir tartışma. Mehmet Emin abi, hakkında alınan zoraki evlilik kararına karşı, sürekli olarak isyanda. Babasına ateş püskürüyor, evlenmemek için dil döküyor, hatta kocaman adam ağladı bile. Savaş ise, en son konuşmamızdan bu yana kardeşinin hala, Dila abla ile evlenmek zorunda olduğunu söylüyor. Bilgehan hanım ve Nuran hanımdan ses seda yok, muhtemelen onlar da kocalarının verdiği kararı onaylıyorlar.
Demir abi ise Savaş'a ve Mehmet Emin abiye laf sokma derdinde. Hatta, Mehmet Emin abi ile kavga bile etti. Aslında, ikisi de bu evlilik durumuna karşı ama nedense ağız burun birbirine girdiler. Bunu, Mehmet Emin abimin ağzından sinirle çıkanlara mukayyet olamamasına yoruyorum.
Dila ablayı ise en son iki hafta önce gördüm. Onun da bu karardan hoşnut olmadığı belli. Sevdiği adamın, onun yüzünden hapsedildiğini söylemişti bir keresinde. İsviçre'den döndüğü için oldukça pişman. Yıllardır kendi haline seviyordu sonuçta; bir beklentiye girmeden, fazlasını istemeden, zorlamadan... Bu evlilik meselesinin, onun bitmek bilmeyen sevgisi yüzünden olduğunu söylüyor, aciz bir insan olduğunu düşünüyor bu yüzden. Mehmet Emin abinin çırpınışlarını gördükçe, kendine kızıyor. Son iki haftadır da ortalarda yok. Bu kargaşanın arasında kalmak istemediğinden, kaçıyor olmalı.
Ben... Aslında ben, oldukça kırgın ve kızgınım...
Yine aynı adamlar, birilerinin hayatına karışıyor. Birilerini, istemediği bir evliliğe sürükleyip, en doğru kararı kendilerinin verdiklerini düşünüyorlar. Bu adamlardan ilki, hiç kuşkusuz Devran bey. Mehmet Emin abi ve Dila ablanın ki gibi, Savaş ve benim evlenme fikrimizi de ortaya o sürmüş, bu zoraki evliliğin baş mimarı olmuştu. Bu adam, kimseye ne istediğini hiç mi sormazdı?
Tamam, Dila abla, Mehmet Emin abiyi çok seviyor olabilirdi. Ancak, Mehmet Emin abi de onu sevecek ve isteyecek diye bir kural yoktu ki? Üstelik, adamcağız küçücük kızıyla, kendisinin darmadağın olan psikolojisini düzeltmeye çalışıyordu. Daha iyileşmeden, yarımken tam olmadan, verilen bu evlilik kararı olacak iş miydi?
Mehmet Emin abiyi geçtim, Dila abla da henüz iyileşmiş değildi. Kızcağızın başından geçenler, kolay şeyler miydi? Toparlanıp toparlanmadığı bile muallaktı. Seviyordu sevmesine ama bu evliliği istiyor muydu? Niye kimse onun da fikrini sormuyordu?
Ya Savaş? Devran beyden sonra, kızdığım ikinci adamdı. Üstelik, kızgınlığımın yanında ona kırgındım da. Oysa, zoraki evliliklerin hayır getirmediğini en iyi onun biliyor olması gerekti. Hani, Mehmet Emin abinin bu evliliğe mecbur olduğunu ve Dila ablaya borçlu olduğunu söylemişti ya, işte bu sözleri düşündükçe, onun bana da aynı baskıyı kurduğu anlar geliyordu gözümün önüne. Amcamın yaptıkları yüzünden, ben de onunla evlenmeye mecburdum değil mi? Yanan tarla ve uğradıkları zarar yüzünden, ona borçlu olan da bendim değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
General FictionKapak tasarımı için @bsudeee ye çok teşekkür ederim 💜 13.08.2019- Umutsuz'un ilk yayımlandığı tarih