Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu-Haydi Gel Benimle Ol 🎶
"Savaş!" Gözleri kapalı bir şekilde, yatakta yan tarafına döndü. Çektiği acı yüzünden, suratını buruşturmuştu. Uyku sersemi oluşundan dolayı, sesi bir tık kısıktı.
"Hmm." Uykulu olan adam, karısının seslenişini henüz tam olarak algılayamamıştı..
"Sırtımı ovar mısın?" Hamileliği yüzünden, durmak bilmeyen bir sırt ağrısı vardı. Neredeyse her sabah uyandığında, bununla boğuşuyordu.
Savaş, genç kadının ağlamaklı sesi kulağına ulaştığı zaman, ışık hızıyla gözlerini açtı. Aslında bu durum, 2 haftadır rutini haline gelmişti. Hamilelik yüzünden, karısının canının ne kadar acıdığına bizzat şahitti. Hem ona bir evlat verecek, hem de diğer evladının iyileşme umudu olacak kadının acılarını hafifletmek, onun öncelikli göreviydi artık.
Defne'nin sırtını, yavaş hareketlerle, bir nevi incitmekten korkarak, ovdu. Savaş'ın hareketleri sayesinde, ara ara inleyen genç kadın, sırtındaki ağrıların azaldığını hissediyordu. Yeterli olduğunu düşündüğü zaman, kocasına teşekkür etti ve uykusuna kaldığı yerden devam etti. Savaş'ın ise uykusu kaçmıştı. Zaten sabah olmuştu ve bu saatten sonra geri yatamayacaktı muhtemelen. Olduğu yerde toparlandı ve sırtını, yatak başlığına dayadı. Yan tarafında, aldığı düzenli nefes alışverişlerinden uyuduğunu anladığı kadını gördükçe, geride bıraktıkları 2 haftayı gözden geçirdi.
Defne, zor bir hamilelik süreci yaşıyordu. Mide bulantıları ve kusmaları bitmek bilmiyordu bir türlü. Onun su içerken, hatta eğildiğinde bile midesinin bulanması, Savaş'ı oldukça geriyordu. Gülce'nin hamileliğini düşündüğü zaman, bu kadar zorlandıklarını hatırlamıyordu hiç. Sanki, hamile değilmiş gibiydi ve normal hayatını zorlayacak belirtiler görmemişti, ancak Defne'de durum böyle değildi. Genç kadının hamileliğinde şahitlik ettiği belirtiler, Savaş için de ilkti.
Defne, sürekli uyuyordu, halsizdi, bitkindi, tüm enerjisi çekilmiş gibiydi. Su içtiği bardağı tutarken, yastığını hareket ettirirken bile yoruluyordu. Uyumadığı zamanlarda sürekli uyukluyordu, uyku saatleri iyice düzensizleşmişti. Kusmaktan ve mide bulantıları nedeniyle, yemek konularında seçici olması yüzünden, oldukça zayıflamıştı. Zaten kuş kadardı, şimdi iyice bir deri bir kemik kalması, Savaş'ı delirtiyordu. Şu an bile onu dikkatli incelese, kemiklerini sayacağına emindi.
Defne, duygusal olarak iyice çökmüştü. Zaten, psikolojik olarak zor bir dönem geçiriyorken, daha da beterinin içinde bulmuştu kendini. Saçma sapan şeylere ağlayabiliyordu. Adana'nın sıcak olması ve diğer iller kadar serin olmaması bile, ağlama sebebi olmuştu. Savaş, onun moralini yerine getirmek için bilgisayarından film açıyor ve yaşadığı duygusal dalgalanmaları konuşarak aza indirgemeye çalışıyordu. Ancak, işe yaradığı yoktu. Komedi filmlerinde bile, mutlaka ağlayacak bir konu buluyordu genç kadın.
Bir de geçen hafta, kanaması olmuştu Defne'nin. Zaten, düşük tehlikesi varken, böyle bir durumla karşı karşıya kalmaları, onları çok korkutmuştu. Alelacele doktora gittiklerinde, bir sıkıntı olmadığını, bunun yerleşme kanaması olduğunu ve neredeyse her hamilenin başına geldiğini öğrenseler de içleri rahat değildi, paniklemişlerdi. Bir daha böyle bir durum yaşamamaları ve bebeğin rahme tutunmasını sağlamak için doktorlarının verdiği hormon takviyesiyle, sorunlarına çözüm buldular.
Stresli bir süreç yaşasalar da dünkü kontrolde olanlar, aklından çıkmıyordu Savaş'ın. Defne ve bebeğinin durumu iyiye gidiyordu. Düşük tehlikesi hala devam ediyor olsa da en azından eskiye nazaran korkulacak bir durum yoktu ortada. Bebekleri, 6 haftalık olmuştu. Dün, ilk defa kalp atışını duymuşlardı, onlar için dünyalar durmuştu sanki. Küt küt atıyordu, bebekleri gümbür gümbür geleceğinin haberini veriyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ
General FictionKapak tasarımı için @bsudeee ye çok teşekkür ederim 💜 13.08.2019- Umutsuz'un ilk yayımlandığı tarih