24. Pasta

70.7K 2.9K 738
                                    

Bölüm Şarkısı: Hande Yener-Bi Gideni Mi Var

Bu kapak, benim Umutsuz'a yaptığım ilk kapaklardan biriydi. Gözümde canlanır koskoca mazi...

Keyifli Okumalar :)

Defne'den

Bir gün daha geride kalmıştı ve sabah olmuştu yine. Halsizdim, doğru düzgün uyumamanın verdiği his, tüm vücudumdaki varlığını belli ediyordu. Uyuyamamıştım, çünkü ateşinin düştüğüne emin olsam bile, her ihtimale karşı Savaş'ı 3 kez daha kontrol etmeye gitmiştim. Uyuyamamıştım, çünkü sabaha kadar düşünüp durmuştum. Bir tarafım, onun yaralı bir adam olduğunu söylese de diğer tarafım, geçmişimize bir sünger çekmemem gerektiğini fısıldayıp durmuştu kulağıma. Her şeyi kafaya takan bir insansanız, hayat sizin için cehenneme dönebiliyor. Kafam allak bullaktı, ne yapacağımı, ne hissedeceğimi tam olarak bilmiyordum.

Uyumadığım için, bozulma gibi bir zahmete girmeyen yatağımdan kalktım ve ağır aksak adımlarla, banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra, kahvaltımı yapmak üzere salona indim. Her zamanki gibi sessiz bir masaya oturacağımı beklerken, Devran bey ve Bilgehan hanım, oğullarının hastalığıyla ilgili konuşuyorlardı. Dün gece, olanlara bizzat şahitlik ettiğimden, konuşulanları yadırgamamıştım. Bilgehan hanım, Savaş'ın hastalığına üzülmüştü ve bu yüzden de sıcak bir çorba hazırlamak için, masadan kalktı. Devran bey ise, benim nasıl bir tepki vereceğimi merak etmiş olacak ki, bana bakıyordu. Bense, hiç oralı değilmişim gibi, tabağımdaki kahvaltılıklarla ilgileniyordum.

Kısa bir süre sonra, doyduğuma kanaat getirince, masadaki Devran beye afiyet olsun deyip, kalktım. Odama giderken, Savaş'ın yanına uğramakla ilgili kafamda gelgitler olsa da yanında annesinin olacağını bildiğimden, bundan vazgeçtim. Bugün, kendimi başka şeylerle meşgul etsem iyi olacaktı. Mesela, ders çalışabilirdim! Aralık'ta, girmem gereken sınavlar vardı ve benim konularımın çoğu eksikti. İlk alındıkları zaman, kitaplara bir-iki defa göz gezdirdiğimde, üzerinden yıllar geçtiğinden yabancılık çekmiştim. Ancak, insan çalışıp çabaladıktan ve istedikten sonra, her şeyi yapabilirdi.

Odama geçtiğimde, ilk işim giysi odasına girmek oldu. Sonrasında, gardıropların bir köşesine yerleştirdiğim kitapları ve ders araç-gereçlerini, tek tek yatağımın üzerine taşıdım. Taşıdıklarıma baktıkça, biraz gerilmedim değil. Ancak, bir yerden başlamam gerektiğini bildiğimden, omuzlarımı dikleştirdim ve kitaplardan birini elime aldım. Saatlerce, konuları anlayıp kavrayana kadar, mola vermeden çalıştım. Kitaplarda, önemli gördüğüm yerlerin altlarını çizdim ve anlaşılır bir şekilde, defterlerimden birine not ettim. Konuları bitirdikçe, bir de onlarla ilgili bölüm sonlarındaki testleri çözdüm. Yanlış sayımın az olduğunu görmek, moral ve motivasyonumu daha fazla artıyor, beni gaza getiriyordu.

Bir ara, Bilgehan hanım odama gelmiş, ders çalıştığımı görünce zihin açıklığı dileyip, çıkmıştı. O gittikten bir 20-25 dakika sonra, evin hizmetlilerinden biri geldi. Elinde, içmem için bir bardak süt, yemem için de meyve ve kuruyemişlerin olduğu bir tepsi vardı. Bunları, ders çalışırken atıştırmam için Bilgehan hanımın gönderttiğini söylemişti. Hayır dememiştim tabii. Ders çalışmak iyi hoştu da bir süre sonra insanın başına ağrı giriyordu. Enerji kazanmanız için, ağzınıza bir iki lokma sokmanız şarttı.

Saatlerin sonunda, epey konuyu geride bırakmış ve unutmamak için üzerine bir de tekrar yapmıştım. Yapabildiğimi görmek, içinde olduğum zor süreçte bir nebze de olsa yüzümü güldürmüştü. Akşam yemeği saatinin geldiğine dair haber vermek üzere yanıma gelen evin hizmetlilerinden birini takiben, odamdan çıktım. Gözlerim, ister istemez Savaş'ın kaldığı odanın kapısına kaymıştı. Nasıl olduğuna bakmaktan zarar gelmezdi, yanına uğrasam iyi olacaktı.

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin