51. Misafir

20.7K 1.5K 435
                                    

Bölüm şarkısı: Murat Boz-Hayat Öpücüğü 

07.02.2024

Keyifli okumalar dilerim...

Bugün, Hancıoğlu konağı için önemli bir gündü. Çünkü, haftalardır durumunu merakla takip ettikleri ve haberlerini bekledikleri adam, dakikalar sonra evlerine konuk olacaktı. Onun gelişinin kesinleşmesinden bu yana, konakta hummalı bir koşuşturma yaşanmıştı. Çalışanlar oradan oraya gitmiş, eksik gedik ne varsa halledilmişti. Zaman zaman ev halkı da onlara yardım etmiş, misafirlerinin rahat etmesi için ellerinden gelen ne varsa yapmışlardı. Hepsi, bu ziyaret için oldukça heyecanlıydı. Kızlarından geriye kalan bir emanet olarak gördükleri Utku'yu, sabırsızlıkla bekliyorlardı. Onun iyileşmesi, sağlığına kavuşabilmesi ve iyi hissetmesi için seferber olacaklardı. Bu şekilde, kızlarının da yattığı yerde rahat edeceğini düşünüyorlardı.

Utku, belki de ilk defa böylesine kalabalık bir ailenin içinde bulacaktı kendini. Abisiyle birlikte yetimhanede büyüdüklerinden, sıcak bir yuvanın özlemini duyarlardı. Ezgi ile beraber oldukları dönemde, evlendikten sonra bu özlemin dineceğiyle ilgili ondan sözler duyardı sık sık. Bu sözler, onu çok mutlu eder, umutlandırırdı. Ezgi'nin ölümüyle birlikte, sözler de önemini yitirmişti. Gerçi, genç kız verdiği sözü öyle ya da böyle tutmuş sayılırdı. Baksanıza, ölmüş olsa bile, Utku bir şekilde sıcak bir yuvada bulunacaktı ve buna vesile olan da Ezgi'nin ta kendisiydi.

Konaktakilerin dışında, Defne'de ekstra olarak başka bir heyecan daha vardı. Çünkü, Utku'yla birlikte Savaş'ta gelecekti İstanbul'dan. Onu, karşısında kanlı canlı görmeyeli iki haftaya yakın bir zaman oluyordu. Utku'nun getirilmesinin yanında, Savaş'ın başka işleri de çıkmıştı. Hazır gitmişken onları da hallettiğinden, geliş süresi uzamıştı onun da. Her gün telefondan konuşsalar da, görüntülü sohbet etseler de, gün içinde sık sık mesajlaşsalar da yetmiyordu. Sonuçta, aralarında somut bir mesafe vardı. Neyse ki, bu mesafe bugün kapanacaktı.

Defne, ara ara Savaş'ı İstanbul'a yollamış olmanın pişmanlığını yaşasa da ellerinden başka bir şeyin gelmeyeceğini bildiğinden, bunun üstünde pek fazla durmamaya çalışıyordu. Konaktakiler, bebekler konusunda ona yardımcı olmasa, şu lohusalık sürecinde ona destek vermeseler her şey çok zorlayıcı olurdu. Herkes üstüne titriyordu da kocasının yokluğuna bir nebze olsun katlanabiliyordu. Normalde, Savaş'ın yanında olmamasına hatta bunun ihtimaline bile bir saniye olsun dayanamayacakken, herkesin yardımıyla bunun üstesinden gelebiliyordu. Defne, Savaş'ı özlüyordu. Daha öncesinde de onu uzunca bir süre görmediği olmuştu ama o zamanlarda böylesine güçlü duygulara sahip değildi. Varlığı da önemli değildi yokluğu da. Şimdi, ikisi de önem kazanmıştı.

Dakikalar sonra Savaş ve beraberindeki konukları gelecekti. Defne, heyecanla kocasını beklerken, bir taraftan da bebekleriyle ilgileniyordu. Babalarını güzelce karşılasınlar diye, onları güzelce emzirmiş, altlarını değiştirmiş, en güzel kıyafetlerini giydirmişti. İkizler, yatağın orta yerinde tatlı tatlı uzanırken, Defne'de iki dakika da üstünü değiştirmişti. Bebeklerle ilgilenirken, giyebileceği en rahat kıyafetleri giyiyordu ancak, hem Savaş'ı hem de misafirlerini paspal şekilde karşılamamak için üstüne başına çeki düzen vermişti. Bunu, en çok da kocası için yapmıştı tabii. Ona, güzel görünmek istiyordu. Savaş'ın, onu her haliyle beğendiğini biliyordu ama yine de özenmek istemişti. Son rötuş olarak saçlarını tararken, birden odasının kapısı hızla açıldı.

"Defne kuş, kusura bakma. Uygun olup olmadığını sormadan bir anda içeri fırladım ama abimler geldi!" Dila, heyecandan ne yapacağını bilemediğinden ve Defne'ye bu mutlu haberi çabucak vermek istediğinden, kapıyı çalmadan direkt içeriye atmıştı bedenini. Defne'de bunu sorun etmemişti. Hatta, ablasından duyduklarıyla sevinçten ve heyecandan ayağa kalkmıştı hemen.

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin