Sesler kesilince hemen kapıdan uzaklaşmıştım. Babası ne çok nasihat vermişti. Acaba babası iyi biri miydi? Peki, o iyi bir adamsa bu hikayenin kötü adamı kimdi? Ben ne düşünceğimi bilmezken kapı kapanmıştı. Arkama bakmadan alt dudağımı dişlerimin arasına alarak düşlemiştim.
"Aç mısın?"
Yolda gelirken midem guruldamıştı. Yoksa bunu mu duydu? Başım önde ona dönerek dilimin ucuyla evet,demiştim. "Beni takip et." Kısa ve net şekilde konuşunca başımı kaldırdım. Arkasını dönmüş bir yöne giderken gelinliğimin uçlarını havaya kaldırdım.
Derin bir nefes aldığımdaysa onu takip etmeye başlamıştım. Mutfaktan içeriye girdiğimde başımı kaldırip etrafıma baktım. Bu ev bizim evimizde daha büyüktü. Mutfağındaki masada kalabalık bir aile rahatlıkla yemek yer diye düşünmüştüm. Kemal Beyin dört yetişkin çocuğu olduğu düşünülürse villanin büyüklüğü gayet normaldi.
Ben etrafa bakınırken Okan, dolabı açarak içine uzun süre bakmıştı. "Her zaman tıka basa yemek olurdu, bugün neden bir halt yok..." Dolabı kapatıp bana döndüğünde başımı öne eğdim. "Bu saatte ancak tost ya da sandviç yapabilirim. Hangisini istersin?" Babasının sözleri etklili mi olmuştu, bana insan gibi davraniyordu.
"Ben yaparım sen yorulma." Diyerek hareket ettiğimde elini havaya kaldırdı. "Gerek yok senin ayakta duracak bile halin yokken bir şey yapma. Sen yalnızca ne istediğini söyleyip otur." O
Cevap olarak ikiside olur diyerek tercihi ona bırakmıştım. Bana otur dediğinde peki, diyerek masanın yanina gidip sandalyeyi çekmiştim. Gelinliğimle güç bela oturduğumda bütün uzuvlarımın rahatladığını fark ettim.Dünyayi unutup koca evrende ben varmışim gibi acımı yaşamıştım. Eğilip gelinliğimi kaldırdığımda şişen ayaklarıma baktım. Öyle ki etlerim lime lime olmuş gibi topukludan fışkırıyordu. Uzanıp topuklumu çıkarırken topukluma yapışmış ayaklarımı güç bela çıkartarak ahlamıştım.
Of, bildiğin zonluyordu. Acıyan ayağıma biraz masaj yaptıktan sonra aynı işlemi aynı acıyla diğer ayağıma yaptım. Ayaklarımı buz gibi zemine koyduğumda yüzümde büyük bir rahatlama olmuştu. O an aklıma topuklunun altına bakmak gelmişti. Çevirip baktığımda birkaç tanımadık isimle Irem'in adı vardı. Ne hikmetse yalnızca gelin çiçeğimi kapan İrem'in adı silinmişti. Buraya yazıyordum bu kız erken yaşta evleneceki.
Yüzümde tebessümle başımı havaya kaldırdım. O sırada Okan bana bakıyordu. Anında yüzüm düşerken o da arkasını dönmüştü. Elimi yıkamak için ayağa kalktığımda lavabonun yerini sordum. Bana kısaca tarif edince çıplak ayakla mutfaktan çıkıp sağ tarafa saptım.
Lavaboya girdiğimde elimi yıkarken yüzüme bakmıştım. Şükür ki makyajım akmamıştı. Hızlıca elimi yıkayarak tekrar mutfağa girdim. Okan elindeki iki tabağı masaya koyarken bende kalktığım yere yeniden oturmuştum. Okan bu defa da meyve suyularını masaya koyup karışma oturdu.
"Aç olduğunu söylüyordun neden başlamıyorsun?"
Seni bekliyor olabilir miydim? Eline sandviçi alınca bende alarak ağır çekimde yemeğe başladım. Her yanım öyle bir ağrıyordu ki aç olmama rağmen yemekte zorlanıyordum. Okan sandviçini bitirdiğinde arkasina yaslanarak meyve suyunu içmeye başladı.
"Tahminen elindekini kaç saatte bitirirsin? Hayır, daha önce hiç sincap gibi yemek yiyen birini görmedim de ondan soruyorum." Bana laf mı sokmuştu? Aklıma sincapları getirince gözlerimin içi güldü. Iki elleriyle bir şeyi alıp kemerip duruyordu. Ve evet şuan bende onlara benziyordum.
Ona cevap yetiştirmek yerine biraz daha hızlı yiyerek meyve suyumu içtim. Okan ayaklanıncaysa bende kalmıştım. Tabakları mutfak tezgahina koyduktan sonra tamam mısın, diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP İZ 🚬 BİZE SEN KALA 5
ActionSeni affedersem Namert olayım!.. Bana şiir yaz diyorsun hoş güzel de, peki sen kaç harf edersin. #Güven MAFYA ve AŞK SERİSİ 3... Keşke, her karşılaşma bu kadar güzel ve anlamlı olsaydı. Keşke, herkes ilk görüşte aşka inansaydı. Belki o zaman bu bütü...