Aşkın kanatları

7.4K 633 273
                                    

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM - ÜÇÜNCÜ KISIM 

AŞKIN KANATLARI


"Şunlara bak kıskanmamak içten bile değil. Senelerdir mükemmel hayatlarına nazar değecek diye düşünürken aralarından su dahi sızmıyor. Hayır, olan nazara olan inancıma oldu..." Ben kendi kendime söylenirken bana tepki vermeyen İrem'e baktım. Yok, artık yine mi? "İrem yemin ediyorum seni Şule Hanıma söyleyeceğim artık tıkınmaktan vazgeç." Sınav dönemlerinde o kadar çok yiyordu ki yakında doksan kilo olacaktı. Belki de olmuştu.

"Sen? Benim tatlı Estella'm bana, ev arkadaşına kesinlikle kıyamaz." Beni tanıyor olması çok güzeldi ama sağlığı için söylemem gerekiyordu. "Hadi ama Estella günler sonra mezun olacağız aynı çatı altındaki son günlerimiz." Haklıydı. Bu evdeki son günlerimizdi.

"Kusura bakma bal kız, ben en çok Şule Hanımı ve yemeklerini özleyeceğim." Şule Hanımı o kadar çok seviyordum ki şu dört sene boyunca bize hem anne hem de arkadaş olmuştu. "Karar vermelisin annemi mi yemeklerini mi özleyeceksin?" Her ikisini özlememe gibi bir seçeneğim yok muydu?

"Elbette Şule Hanımı... İrem şaka maka da dört yıl nasıl geçti hiç bilmiyorum. Ben Eskişehir'i en çokta evimizi çok özleyeceğim." Duygusal moda girdiğimiz anda kapı çalınmıştı. İrem bana dehşetle bakarken Şule Hanımın kızlar diye seslenmesiyle yerimizden fırlayarak İrem'in yediklerini yatağımın altına tıktık.

"Bir saniye..." derken ona da ölümcül bakışlar atıyordum. Annesi odasını aradığı için ganimetlerini benim odamda saklıyordu. Nefes nefese kaldığımızda sessizce ağzını sil dedim. Hazır olduğumuzdaysa kapıyı açarak gülümsedim.

"Kızlar Kemal Bey geldi." Babam mı? Babam şu sıralar bu evden çıkmak bilmiyordu. Bana kalırsa ikisinin arasında bir şeyler vardı. Şule Hanımın seneler önce boşandığı düşünülürse bence neden olmasın. "Hemen geliyoruz." Şule Hanım göz ucuyla kızına bakıp gözlerini kısmıştı. Sanki bir şey söyleyecek gibi olsa da bir şey söylemeden gitmişti.

"Annen bir gün seni boğacak haberin olsun." Annesi manken gibi kadındı. Bu kızın kime çektiğini hiç bilmiyorum. "İstanbul'a dönünce hemen spora yazılıyoruz yoksa ben seni boğacağım." İki yıldır spora gitmemize rağmen her hangi bir değişim olmamıştı.

İrem iç çekerek inelim demişti. Bende tamam diyerek telefonumu elime aldım. Ekranda Okan ve Serçe'nin fotoğrafı belirince gülümsedim. Ömrü hayatımda onlar kadar tatlı bir çift görmemiştim. "Sana söyledim ama duymadın Okan ve yengem hafta sonu dönüş yapıyorlar artık koca bir aile olacağız."

"Güven ağabeyciğinle nasıl bir huzurlu bir aile olacaksınız henüz kavramış değilim." Aklıma Güven'i getirince sinirlerim bozulmuştu. Bir şey söylemeden aşağıya indiğimizde babamın yanına koşarak boynuna atladım. "Babacım keşke haber verseydin." Derken henüz gencim diyerek boğazını fazla sıkmamı istemedi. Bende ondan ayrılarak yanaklarını sıktım.

"Estella Hanım abine hoş geldin yok mu?" İşittiğim sesle yüreğim ağzıma geldi. Sesin geldiği yöne yutkunarak baktığımda Güven'i kapıda görmüştüm. Bu adam her geçen gün daha fazla yakışıklı olmuyor muydu? İrem araya girerek hoş geldin dediğinde bende ayağa kalktım. "Hoş geldin Güvem abi..." Yüreğim sızlasa da kısaca sarılıp yüzüne baktım. Güven her zaman ki burnumu sıkarak "Güzelim mezuniyet hediyeni görmek ister misin?" Demişti. Hediyem mi? Nasıl yani? "Kızım gidip arabana bak." Yok, artık arabam gelmiş miydi? Baba diyerek bir kez daha sarılıp bu defa yanaklarından öptüğüm gibi teşekkür etmiştim. Şule Hanım elinde kahvelerle gelirken nereye diye sorduğunda "Şule Hanım mezuniyet hediyem gelmiş. İrem de bizimle gelse olur mu? Diye sordum. Kendi bilir dediğinde İrem sırf gıcıklığına iyi hissetmediğini söyleyerek gelmek istemedi.

KAYIP İZ  🚬 BİZE SEN KALA 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin