*Öncelikle merhaba. Kitabıma bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim.
Keyifli okumalar 🖤*
Ayağımdaki ısrarlı ve sert dürtülme hissiyle aniden uyanmıştım.
Kafamdaki sinir bozucu çınlama yetmezmiş gibi var olan her kasım acıyla sızlıyordu. Beceriksiz hareketlerle oturur konuma gelirken dikkatimi çekmek için muhtemelen bağırmak zorunda kalan kişiye döndüm.
Gözlerimin önündeki buğunun biraz daha dağılmasını beklerken nihayet karşımdaki kızın yüzüne odaklanabilmiştim. Kahverengi kısık gözler , çatık kaşlar ve dümdüz dudaklar ...
Kesinlikle yabancı bir yüzdü ve kesinlikle dost canlısı gözüktüğünü söyleyemezdim. Hele de elinde bir tüfek tutarken ...
Kendime geldiğimi anlayınca aramızdaki mesafeyi genişletmiş fevri bir hareketle namluyu üzerime doğru yöneltmişti.
"Hey! Neler oluyor ?"
Bir soru peşinden başka bir soruyu sürüklerken bir zincirin halkaları misali zihnimde onlarcası belirmişti. Nerdeydim, niye uyuyordum, ne zaman uyumuştum, niye evimde değildim ...
Nihayetinde hiçbir soruya cevabım olmadığını fark etmiş donuk bir şok ifadesiyle öylece kalakalmıştım.
Kızın yüzündeki ifade dağılırken yavaş yavaş silahı indirmiş, birdenbire neyin değiştiğini sorgulayamadan yanımda bitmişti.
"Kalk bakalım anlaşılan sen de bizdensin,"
Kolumdan tutup kaldırarak karşıdaki patikaya doğru yönlendirdiğinde nihayet tepki verebilmiş , kendimi geri çekmiştim.
"Nereye gidiyoruz ?"
"Ya benimle gel ya da burada öl sen bilirsin ancak benim dönmem lazım. Ayrıca sana bir tavsiye : elinde silah olan birine karşı gelmemeli sessizce söylenenleri yapmalısın."
Tekrar kolumdan tutup yürüdüğünde bu sefer karşı çıkmamıştım. Dışarı karşı sesiz olsam da düşüncelerimi susturmak imkansızdı.
Kimdim, burada ne işim vardı, ailem nerdeydi, nereye gidiyordum, ADIM NEYDİ ?! Hiçbir şey hatırlamıyordum. Lanet olsun!
Yanımda yürüyen kıza bakarak "Bizden birisin derken ne kastettin ?" diye sordum.
Yandan bir bakış atıp "Biz de senin gibi ormanın içinde uyanarak buraya geldik. İlk günümü hatırlıyorum da dehşete kapılmıştım. Aklımda yüzlerce soru vardı. Senin yüzündeki ifadeyi görünce de hiçbir şey hatırlamadığını anladım. Bu arada yeni aklıma geldi. Tabi uzun zamandır bir çaylağa denk gelmemiştim. Her neyse gömleğinin kolunu sıyır ve bileğine bak,"dedi.
Ben ise büsbütün şaşırmış "Ne toplaması ne çaylağı ve ilk günün derken kaç gündür bur-"
Sözlerimi kesen şey bileğimde siyah harflerle Carmen Byose - 17 yazdığını görmemdi.
"Bu , bu benim adım mı ?" diye şaşkınlıkla sordum.
"Evet adın ve yaşın; hiçbir şey hatırlamıyoruz ama buraya geldiğimizde ismimiz, yaşımız ve grubumuz belli olarak geliriz. Bu arada ismimi söylemeyi unuttum ben Kiera Lindson, on sekiz yaşındayım. Tanıştığımıza memnun oldum," diyerek sıcak bir gülümsemeyle bana baktı.
Dengesiz olduğundan şüphelenmeye başlamıştım. Hareketleri asla birbirini tutmasa da şimdilik boşvermiş ben de karşılık olarak gülümsemiştim. Hafif , mutluluktan çok gerginliğe yatkın bir gülümseme olsa da Kiera fark etmemiş ya da umursamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...