*KEYİFLİ OKUMALARR 🖤*
Daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Kafamı kaldırıp karşımda duran yüzüne baktım. Göz yaşlarıyla ıslanmış bana odaklı gözlerine baktım. Dağınık saçlarına ve uzamış olan sakalına baktım.
Gerçek olamayacak kadar güzeldi. Gerçek olmasını o kadar çok istiyordum ki !Ellerimi yavaşça yüzüne doğru götürüp dokundum. Elim yüzüne değip sıcak tenini hissettiğim anda hıçkırıklara boğulmuştum.
" Helios ?"
Beni göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldı. Ben ise sadece ağlıyordum. Tüm beyin fonksiyonlarım durmuştu. Şu an gerçek olamayacağını bildiğim şeyin gerçekliğini sorguluyordum.
Hızlıca kollarının arasından çıkıp ayağa kalktım. Anlam veremiyordum. Aklım duygularım şu an tamamen karmakarışıktı.
"Sen ölmedin !" Birbirine zıt onlarca duyguyla boğuşuyordum. Şu an hem çok mutlu hem de çok öfkeliydim.
Önce Helios 'a sonra Aaron 'a baktım. Bu sefer bakışlarım tamamen kırgınlıkla doluydu.
" Biliyordun değil mi ? "Cevap verememiş bakışlarını yere indirmişti.
" Biliyordun ve o acıyı çekmeme izin verdin. O acıyı çekmemize izin verdin. Ben her gün ölürken sen sadece izledin. Ben gözyaşlarına boğulmuş ağlarken hiç mi acımadın bana? Sözde abimsin bir de. Nasıl yapabildin bana bunu ? Yoksa abiler böyle mi yapar Aaron ? Konuşsana !"
Ben onu sarsarken cevap vermemişti. Ama akan gözyaşını farketmiştim. "Üzgünüm Carmen. "
"Üzgünsün ne kadar da güzel değil mi ?"
Bu sefer de ona döndüm. Hala inanamıyordum ama ölmemişti. Karşımda sapasağlam duruyordu.
" Sen ? Sen nasıl yapabildin peki bana bunu ? Neler çektiğimden haberin var mı ? Her gece yastığına sarılıp ağlayarak uyuduğumdan , her gün seni daha çok özleyip daha çok ölmek istediğimden haberin var mı ? Doris 'e Liam 'a ne yaptığını biliyor musun ? Konuşsana ! Biriniz konuşun bir şey söyleyin artık ! "
Onlar konuşmadıkça öfkem daha da artıyordu.
Elementlerimin her biri beni kullan diye bağırıyordu sanki. Ama onlara zarar vermek istemiyordum.Duvarda asılı olan aynayı yumruklamaya başladım. Tüm öfkemi ondan çıkarmaya karar vermiştim. Her saniye daha güçlü ve daha hızlı yumrukluyordum.
Cam parçalarının elime girmesi ellerimin kanlar içinde kalıyor olması umrumda değildi.Arkamdan hızlıca sarılıp kollarımı tuttu . " Carmen dur lütfen ! Dur artık ! "
Beni tutan ellerinden hızlıca kurtulup atabileceğim en sert tokatlardan birini attım. " Sakın ! Sakın bir daha bana dokunma ! Sen de Aaron. İkinizden de nefret ediyorum ! "
Arkama bile bakmadan koşuyordum . İnsanlar bana bakıyordu ama hiçbiri durdurma girişiminde bulunmamıştı.
Asansöre binip tamamen kana bulanmış ve titreyen ellerimle zor olsa da en alt katın tuşuna basmayı başarabilmiştim. Kapılar kayarak açılırken ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece temiz havaya ihtiyacım olduğunu biliyordum.
Dış kapıdan da çıkınca nihayet istediğime kavuşmuştum. Nöbet tutanlar ilk başta bana doğru yaklaşsa da sonra geri çekilmişlerdi.
Nerede olduğumu bilmiyordum. Ama bizimkine benzeyen bir karargahtaydım. Buranın oldukça geniş bir bahçesi ve oturma alanları vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...