*KEYİFLİ OKUMALARR 🖤*
Dolaba doğru yürüyüp balo için olan elbiseyi çıkardım ve banyoya girdim. Böylelikle yaklaşık bir saatlik hazırlık sürecine girmiş oldum. Nicole her detayla dikkatlice ilgilenmişti.
" Şunları da takınca bitecek . "
Gösterdiği takıları anında tanımıştım. Kral Augustus 'un hediye ettiği takılardı. Kral o zaman torunu olup olmadığımı biliyor muydu diye merak etmiştim.
Nicole gösterişli ve büyük elmas küpeleri de taktığında geri çekilip gülümsemişti. Kolyeyi boynum kapalı olduğu için takmamıştı." Çok güzel oldunuz. "" Teşekkür ederim Nicole her şey için. "
" Rica ederim."
O odadan çıkarken ben de ayağa kalkıp ilk defa aynada kendime baktım.Üzerimdeki elbise simsiyah kat kat tüllerle kaplı kabarık ve belimden başlayıp giderek açılan bir eteğe sahipti. Üst kısmında v şeklinde derin ama geniş olmayan bir dekoltesi vardı. Elbise iki şerit halinde belimden boynuma kadar uzanıyor boynumda tekrar birleşiyordu. Boynumu tamamen saran bir bağlama kısmı vardı.
Kolları yoktu ve sırtımda da yine derin bir dekolte vardı. Dövmem tamamen açıktaydı üstelik beklemediğim şekilde oldukça hoş gözüküyordu.
Başımdaki tacın demir kısmı elbisem gibi siyahtı üzerini mor ve kırmızı taşlar kaplıyordu. Elimde de oldukça zarif birkaç tane yüzük vardı.
Nicole gözlerimi açıp kapattığımda parıltılar yayan büyüleyici bir göz makyajı yapmıştı. Dudaklarımı da itirazlarıma rağmen koyu kırmızıya boyamıştı.
Yine topuklu ayakkabı giymiştim ama elbisenin uzunluğundan dolayı gözükmüyordu.Kendimi gerçekten bir prenses gibi hissediyordum. Saatler önce kanlar içinde omzuna saplı bir okla bana bakan kız gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti.
Gözlerimi aynadan alıp kapımı açarak dışarı çıktım.Etrafta kimse görünmüyordu. Hızlı adımlara kapısının önüne gidip çaldım. Ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp içeri girmiştim.Odasında olmadığını görünce hızlı adımlarla balkona gittim. Arkası dönük bir şekilde dışarıyı izliyordu.Zeminde yankılan ayakkabılarımın sesini duyunca hızla bana dönmüştü.
Gözleri şaşkınlıkla açılırken nefesini tuttuğunu görebiliyordum. Yutkunduktan sonra yakasını çekiştirmişti. Ama ben de aynı durumdaydım. Kesinlikle nefes kesici gözüküyordu. O da benim gibi simsiyah giyinmiş, her zaman dağınık olan kahverengi saçları bu sefer özenle düzeltilmişti. Üzerine tam oturan gömleği ve takım elbisesi kaslarını ortaya çıkarmıştı.
" Tanrım, o kadar nefes kesici gözüküyorsun ki seni odamda tutmaya karar verdim. Kimsenin seni böyle görüp de aşık olmasını istemiyorum. Bir de onlarla uğraşamam."
Hipnoz olmuş gibi çıkan sesiyle söylediklerine gülüp aramızda kalan birkaç metreyi de hızlıca kapattım. Ben kollarımı ona sararken o da ellerini belime yerleştirmişti." Merak etme kimseyle uğraşmana gerek yok. Senden başkasına bakacak değilim."
" Tabi ki benden başka kimseye bakmayacaksın. Benim kastettiğim şey o değil. Hepsini bulup tek tek dövmenin zor olacağını kastediyordum."
Ufak bir kahkaha atınca o da kocaman gülümsemişti.
Uzanıp ortaya çıkan gamzesini öpmüştüm. " O zaman ben de sana bakan her kıza aynı şeyi yapayım. "" İşin çok uzun sürecek desene," deyince geri çekilip yüzüne sahte bir öfkeyle baktım." Öyle mi beyefendi ?"
Omuz silkip gülünce ben de daha fazla dayanamayıp gülmüştüm.Dudaklarıma uzanıp yumuşak bir şekilde öpmüştü. Geri çekildiğinde alnını alnıma dayayıp gözlerimin içine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...