*KEYİFLİ OKUMALAR ⚔️⚔️⚔️*
Daha fazla önümdeki sahneyi izleyemeyeceğimi farkedince hızla abime sığınmış başımı onun göğsüne yaslamıştım. Gözlerimden akan yaşlar zırhında izler bırakırken bir kolunu bana sarmış diğeriyle de saçlarımı okşuyordu. Bugün annemden kalan bir parçayı büyükbabamı da kaybetmiştim. Belki çok samimi değildik ama Kral Augustus bana her zaman şefkatle yaklaşmıştı. Amelia 'yla ise çok daha yakındık. Onu ablam gibi görüyordum. Her zaman neşeli ve sevecen bir tavrı vardı. Ama o da Arnold 'ın bizden kopardıklarına eklenmişti. Hıçkırıklarımı bastırmak için oldukça direnmiştim.
Owen 'ı düşünemiyordum bile. O tüm ailesini kaybetmişti. Ablasını, erkek kardeşini, annesini şimdi de babası ve eşini kaybetmişti.
Annesi hariç hepsi de doğrudan Arnold 'ın suçuydu. İçinde yükselen sessiz öfkesini hissedebiliyordum. Az ileride yeni farkettiğim iki beden daha cansız bir şekilde yatıyordu.
Alexander yanlarında oturmuş gözlerinden akan yaşlarla ikisine bakıyordu. Prenses Cassie aslında bir Molgrae Prensesi 'i yani onun halasıydı. Prens Ramsey de Eliot gibi onun kuzeniydi. Alexander ikisine de boş gözlerle bakıyor acısının gözyaşlarıyla akmasına izin veriyordu.
Aaron 'dan biraz uzaklaştıktan sonra derin bir nefes alıp muhtemelen şu ana kadar kimsenin cesaret edemediği şeyi yapmaya gitmiştim. Owen 'ın yanına diz çöküp elimi omzuna koyduğumda irkilmişti. Hem de öyle bir irkilmişti ki canım yanmıştı.
Ağır ağır bana döndüğünde ben de irkilmiştim. Gözleri bembeyaz parıldıyordu. Kaşları öyle bir çatılmıştı ki alnı kırış kırış olmuştu. İçine çektiği her nefesle odadaki hava onun öfkesiyle titreşiyor sertleşiyordu. Gözlerinden boşalan yaşlar kor olmuş yanan kalbinden akan damlalardı aslında. Ses çıkarmadan yüzünden akıyor olsalar da her biri inanılmaz derecede acı , sözsüz birer haykırış içeriyordu. Kaybettiği her şeyin öfkesi ve çaresizliğiyle bana bakıyordu.
" İntikam istiyorum. O adamın kanını son damlasına kadar akıtmak istiyorum ! " Gözlerime bakarak fısıldadığı kelimeler her harfinde muazzam bir öfke barındırıyordu.
" Yaptığı her şeyin bedelini ona tek tek ödeteceğiz. "
Başıyla onayladıktan sonra tekrar onlara doğru dönmüş Amelia 'yı kendi kucağına doğru çekmişti. Bir eliyle kana bulanmış saçlarını okşarken diğeriyle de yanağını şefkatle okşuyordu. Belki de son kez dudaklarına uzanıp ufak bir öpücük, veda öpücüğü bıraktı.
Gözlerine bakmayı reddederek göğsüne bakmış titreyen sesiyle " Yetişemedim sana , size hiçbirinize ! Çok özür dilerim benim güzeller güzeli eşim. Çok özür dilerim ! Ama beni sakın affetme çünkü ben de kendimi affetmeyeceğim, " diye fısıldamıştı.
Daha fazla konuşamayıp hıçkırıklara boğulduğunda ben de hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Boğazım düğüm düğüm olmuş, gördüğüm acı ve çaresizlik nefesimi kesmişti. Birbirlerine ne kadar aşık olduklarını bakışmalarında, balo salonunda yaptıkları dansta görmüş bizzat şahit olmuştum. Owen 'ın neler hissettiğini anlayabiliyordum. Ve bu olayı daha da kötü hale getiriyordu.
Ben başımı eğmiş ağlarken Helios hızla yanıma doğru çöküp bana sarılmıştı. Ben sevdiğim kişiye sarılabilirken onun sıcaklığına sığınabilirken Owen bu şansını sonsuza dek kaybetmişti. Daha şiddetli bir şekilde ağlarken Helios da kollarını etrafımda daha da sıkılaştırmıştı. Gözyaşlarım durulmasa da aklıma gelen şeyle ondan uzaklaşmış benim gibi gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne bakmıştım. " Ava nerede ?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...