*Keyifli okumalar🖤*
Uyandığımda yalnızdım. Benden erken kalkıp gitmiş olmalıydı . Kalkıp duş aldıktan sonra saçlarımı ördüm ve üniformamı giydim.
Kapıyı açıp koridora baktım ama daha kimse uyanmamıştı. Güneşin hala doğmadığını göz önünde bulundurursak gayet normaldi.
Koridorlar arasında gezerek resim odasını aradım.Kat oldukça büyük olsa da yan tarafında tabela asılı olduğu için bulmam kolay olmuştu.Kilitli olmasını bekliyordum ama değildi.
Işığı açtıktan sonra resmen büyülenmiştim. Duvarlar çeşit çeşit tablolarla kaplıydı .Hepsi de birbirinden güzel çizilmişti .Tam ortada yirmiye yakın şövale ve sandalye vardı.
Dolaplardan birini açıp içine baktığımda çeşitli fırça boya kalem ve tuvaller olduğunu gördüm . Hemen gereken malzemeleri seçip kucağıma aldım . Dolapta gördüğüm önlük ve eldivenleri de taktım.
Şövalelerden birine tuvali koyup karşısına oturdum .Ne yapacağımı bilmiyordum ama o kadar uzun zamandır boyalarla çalışmamıştım ki aklıma ilk gelen şeyi yapmaya karar vermiştim .
İlk önce tüm hatlarıyla çizmiş ve detaylandırmıştım. Daha sonra da boyaları karıştırarak istediğim renk tonlarını elde etmiştim. Yavaş yavaş boyarken köşedeki plak gözüme takılınca hızlıca oraya gitmiş ve çalıştırdım. Çok rahatlatıcı bir müzik çalmaya başlamıştı. Tam olarak kamptayken hayal ettiğim ana kavuşmuştum.
Gülümseyip tekrar yerime geçerek işime devam ettim. Kafam tamamen boşalmış ve rahatlamıştı. Sadece önümdeki tabloya ve müziğe odaklanarak işime devam ettim .
Duvardaki saate baktığımda yaklaşık dört saattir burada olduğumu farkettim . İşimi ağırdan almış ve tadını çıkararak yapmıştım . Son dokunuşları da yaptıktan sonra nihayet bitmişti. Gülümseyerek tabloma baktım .
Helios ve Doris 'in el sıkıştıkları anı yapmıştım. Helios 'un gözleri kırmızıyken Doris 'inki masmaviydi . Birinin eli ateşle kaplıyken diğerinin ki suyla kaplıydı . Bana oldukça anlamlı geldiği için yapmıştım .Sonuçta ateş ve su birbirine zıt hatta düşman olarak bilinen iki elementti .
Gidip müziği kapattım. Arkama döndüğüm anda kapıya yaslanmış beni izleyen Helios 'la göz göze gelmiştim. Hızlıca yanına gidip sarıldım .
" Ne zamandır buradasın sen ?"
Hiç farketmemiştim odaya birinin girdiğini .
" Bir saattir ," deyip gülümsedi . " Ne ? Bir saattir oradasın ama hiçbir ses çıkarmadan durdun öyle mi ?"" O kadar odaklanmıştın ki bozmayayım dedim.Ayrıca izlemek oldukça zevkliydi . Gerçekten çok yeteneklisin ," deyip tabloya biraz daha yakından bakmak için oraya gitti.
" Böyle mi gözüküyorduk ?"
"Evet böyle gözüküyordunuz .Uzun zamandır gördüğüm en güzel şey olabilir," deyip resme baktım. Gerçekten de o an muazzamdı.
" Benim değil ama ," deyip bakışlarını tablodan alarak bana çevirdi.
" Neymiş peki ?"
" Sensin ," deyip yaklaşarak gözlerimin içine baktı. Tam dudaklarıma uzanıyordu ki öksürük sesiyle ikimiz de uzaklaştık. Liam kapıda durmuş bize bakıyordu.
" Nerdesiniz siz ? Kaç saattir bakmadığım yer kalmadı ya . Ama siz ne yapıyorsunuz ? Öpüşecek daha iyi bir yer mi bulamadınız ? Bir saniye ... Aman Tanrım o tabloyu sen mi yaptın Carmen ?!" deyip hızla yanımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...