*KEYİFLİ OKUMALARR🖤💜🤍*
Ne kadar hızlı olursa olsun ben ondan daha hızlıydım ve gitgide ona daha çok yaklaşıyordum.
Yerden çıkardığım sarmaşıkları ona dolamaya çalışsam da bir şekilde hepsinden kurtuluyordu. Koşarken elementlerimi kullanmak zaten zorken bir de yaptığım her hamleden kurtulmasına iyice öfkelenmiştim.
Tamamen simsiyah giyinmiş yüzünü gizlemişti. O önümde sadece bir karaltıdan ibaret bir şekilde koşarken ben de enerjisine odakalanmıştım.Element sahibi değildi ama tanıdık bir enerji barındırıyordu. Yavaşladığımı farkedince enerjisini bir kenara bırakıp tekrar ona odaklanmıştım. Şu an ona oldukça yakındım. Tam yakalamak bir için bir plan yapmış ve harekete geçmiştim ki sol tarafa yönelip ağaçların arasında kaybolmuştu.
Onun gittiği yöne doğru hızlıca koşmaya başladım ama az kalsın nehiri boyluyordum. Kendimi zar zor durdurmuştum.
Gözlerim adrenalinin etkisiyle kocaman açılmıştı. Hızlıca yerden kalkıp nehire baktım. Ama hiçbir şey gözükmüyordu. Üstelik bir şey de hissedemiyordum. Sanki bir anda öylece kaybolmuş gibiydi. Suya odaklanıp içindeki hareketleri hissetmeye çalışsam da bir şey yoktu.
Üstelik hava da kararmaya başlamıştı. Nehire son bir kez kontrol etmiştim ama hiçbir işe yaramamıştı.
" Lanet olsun ! "Öfkeyle arkama dönüp geldiğim yolu geri dönmeye başladım. Nasıl olmuştu da tüm element saldırılarımdan bir şekilde kurtulmuştu anlamıyorum. Yanımdaki ağaca sert bir yumruk geçirdikten sonra yoluma devam ettim. Hala koşmanın ve o kadar elementi bir anda kullanmanın etkisiyle nefes nefese olsam da hızlıca yüzümdeki ve kollarımdaki çizikleri iyileştirmiştim. Ağaca vurduğumda hasar gören elimi de iyileştirdiğimde bir şeyim kalmamıştı.
Ormandan hızlıca çıkıp tekrar tepeye tırmanıştım.
Nigreos ilginç bir şekilde bir sorun olduğunu anlamış tepeye tırmanmıştı. Benim geldiğimi görünce bakışları hızlıca bana döndü. Elimi uzatıp başını okşadıktan sonra üzerine binmiştim.Nigreos tepeden inip saraya doğru koşarken buraya doğru koşan bembeyaz at dikkatimi çekmişti. Biraz daha yaklaştıklarında üzerindekinin Helios olduğunu anlayıp gülümsemiştim. Kesinlikle ata binmek ona çok yakışıyordu.
Nigreos 'u yavaşlattıktan kısa bir an sonra onlar da gelip bize yetişmişlerdi. Yanıma gelip atını döndürdükten sonra benimle aynı hizada sürmeye başlamıştı.
Bakışları beni bulurken ben de ona dönmüştüm.Kısık gözleri yüzümü tarıyordu." Ne yapıyordun bu kadar zamandır ? "
" Nigreos 'la beraberdim . "
Kaşı hızlıca havalanırken " Nigreos ? " demiş sonra da atıma kısa bir bakış atmıştı." Atınla olduğunu ben de görüyorum. O tepede ne yapıyordun ? "
Omuz silkip önüme döndüm." Manzarayı izliyordum." Pek inanmış gibi durmuyordu. " Sen niye geldin ? "
" Sen etrafta görünmeyince endişelendim doğal olarak. Owen at sürdüğünü söyleyince de ben de balkona çıkıp seni izlemeye başlamıştım. O tepeye çıktığında da yanına gelmeye karar verdim. Brian 'la kısaca konuştuktan sonra da atı alıp geldim. "
" Adı ne ? "
Bakışları ata dönerken" Bilmiyorum ahıra gittiğimde verdiler. Hem sen kendikinin adını nereden öğrendin ? " demişti.
" Benim kendi atım. Yani akademideki atım. Belki Huysuz olarak tanıyorsundur. " Nigreos hoşlanmadığını belirtmek istercesine kişnemişti.
" Ben de o atı sahiplenmeye çalışmıştım ancak sonun diğerlerinden pek farklı olmadı." Dediği şeye gülerken o hâlâ inanamıyor gibiydi. Saraya varana kadar nasıl sahiplendiğimi yaşadığımız birkaç anıyı ve buraya nasıl geldiğini anlatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...