BÖLÜM 8

16.6K 1.4K 102
                                    

*İyi okumalar 🖤*

Çok üşüyordum. Ayrıca yatak da hiç rahat değildi. Gözlerimi açtığımda neden rahat olmadığını anlamıştım. Çünkü bir yatakta değil yerde yatıyordum. 

Üzerimde parçaladığım gömlek değil yeni bir tişört vardı. Hemen tişörtü kaldırıp karnıma baktım.

Yavaşça sargı bezine dokundum ama keskin bir acıyla elimi geri çekmek zorunda kalmıştım.Hala tam olarak iyileşmemiş olmalıydım.

Yaşadıklarım tek tek aklıma gelince düşünmem gereken onlarca şey olduğunu hatırladım. Ama önce nerede olduğumu anlamalıydım.

Etrafı incelemeye başladım. Oda oldukça büyük ama ilginç bir şekilde boştu. Ayağa kalkıp daha dikkatli incelemeye başladım.

Tam arkamda çelik ve büyük kapı vardı.O hastane artık nerdeyse oraya buradan götürülmüş olmalıydım. Kapının yanında simsiyah dijital bir ekran vardı .Ne işe yaradığını anlamamıştım.

Sonra Helios'un alım diye bir şeyden bahsettiğini hatırladım.O alım demek ki bu odada gerçekleşiyordu. Ekranda onun için olmalıydı .Odaya biraz daha baktım. Kapı ,ekran ,kutu ,duvarlar ...
Pek bir şey yoktu. Kutu mu ? Hemen aşağı eğilip kutuya baktım. Üzerinde Carmen Byose yazıyordu . Kutuyu şimdilik burada bırakmaya karar verip odadan çıkmaya karar verdim. İçindekileri çok merak ediyordum ama ne açmama yarayacak bir aletim ne de taşıyabilecek gücüm vardı.

Eğer kamptaysam bir an önce Helios ve diğerlerini bulmalıydım .Kapıdan çıkınca tanıdık bir koridorla karşılaştım. Gerçekten  de kamptaydım .Burası da antrenman sahasında daha önce girmediğim odalardan biriydi.

Hızlıca koridoru geçip kapıya doğru yöneldim. Koltukları yeni geçmiştim ki bir şey farkedip geri döndüm.Gerçekten de koltuktan sarkan bir ayak vardı. Orası biraz daha karanlık olduğu için tam seçemiyordum.

Hızlıca o tarafa yönelip koltuğun yanına çöktüm; Helios 'tu. Neden burada uyuyordu bilmiyordum. Herhalde çok yorulunca kendini buraya atmış ve içi geçmişti.

Elimi yavaşça kaydırıp yüzüne dokundum. O gün beni nasıl taşıdığını hayal mayal hatırlıyordum. Çok endişelenmişti. Benimle konuşup ölmememi istiyordu. Cevap veremiyordum ama duyuyordum.

Beni nasıl düşmeden önce yakaladığına hala hayret ediyordum. Oysa aramızda bayağı bir mesafe vardı. Ona bir can borcum olduğunu unutmayacaktım. Tam uzaklaşacakken uyanıp ellerini boğazıma sarmıştı. O kadar hızlı yapmıştı ki şaşırmıştım.

Sıktığı boğazımdan dolayı zar zor nefes alırken "Hey hey sakin ol benim," diye zar zor fısıldadım. Anında elleri gevşerken benden biraz uzaklaştı. Gözlerini kısıp bana bakmaya başladı. Sonra elleriyle gözlerini ovuşturdu.

Gördüğü şeye inanamıyormuş gibiydi. Bana bakıp  tek kaşı kalkmış bir şekilde "Gerçek değilsin değil mi ?" dedi.

Uykudan yeni uyanmış gözleri ve şapşal ifadesiyle o kadar komikti ki... Gülümseyip "Tamamen gerçeğim ," dedim. Hala inanmıyormuş gibi bir hali vardı.

Koltuğa uzanıp yastıklardan birini aldım ve kafasına fırlattım. Yastık yüzüne çarpıp düştü. Bir yastığa bir bana baktı. "Tanrım ! Gerçeksin !"

"Bir hafta boyunca ne yaşadığımızı tahmin edemezsin. Öldün sandık. Ve suçluyu bulamamak gün geçtikçe daha ağır gelmeye başladı. Ben bö-"

"Senin suçun değildi. Bulamamış olman da senin suçun değil. Biraz benim suçum aslında. Elimde okla tek başıma bir kampa karşı gelmek saçmaydı zaten. Böyle bir şey olabileceğini tahmin edip silahsız gelmem gerekirdi.Her neyse olan oldu. Artık her şey için çok geç. Ama lütfen kendini suçlu hissetme. Aksine teşekkür borçluyum sana. Hem beni düşmeden önce yakaladın hem de revire yetiştirdin. Çok teşekkür ederim ," dedim.

Tam bir şeyler soracaktı ki "Şu an aşırı derecede yorgunum bu gece dinlensem söz veriyorum yarın her şeyi anlatacağım, " dedim.

"Tamam öyle olsun bakalım. Kalk hadi kampa gidelim ," dedi. Ona ciddi misin bakışı atıp bekledim. 

"Ben varken kimse sana bir daha bir şey yapamaz merak etme ,"dedi.

Tavandaki cama baktım , hava çoktan kararmıştı. Hatta camdan içeri ay ışığı bile süzülüyordu.

"Hava kararmış gitmesek ?" diye masumca sordum.

"Bana karanlıktan korkuyorum deme sakın. Çünkü hayatta inanmam. Kaç gece ormanda yattığını muhtemelen birçok defa karanlıkta yürüdüğünü benim mi hatırlatmam gerekiyor ?" dedi.

"O anların hepsinde acil bir durum vardı . Çoğunlukla ortada canımla alakalı şeyler oluyordu.  Yoksa hayatta yapamazdım .Şu an da böyle bir durum olmadığı için, yorgunluktan bayılmak üzere olduğum için ve yürürsem muhtemelen dikişlerim açılacağı için ben burada kalıyorum. Sen gidebilirsin ," deyip koltuğa çıktım ve uzandım.

"Seni burada tek başına bırakamayacağımı çok iyi biliyorsun ," dedi ve karşımdaki koltuklardan birine geçip oturdu.

Şu an üstünde uzandığım koltuk hariç hepsi küçük ve tek kişilik koltuklardı .Yani oraya uzanamazdı. Öyle yatıp sabah her tarafı kasılmış şekilde uyanmasını da istemiyordum.

Hala beni izleyen Helios 'a dönüp biraz çekinerek "Orada uyuyamazsın uyursan sabah çok kötü ağrılarla uyanacaksın. Ve benim yüzümden bunu yaşamanı istemiyorum. İstersen burya gel. Bence sığabiliriz " deyip kenara kaydım ve ona yer açtım.

" Yok sen yat bana bir şey olmaz merak etme"dedi. Hala uygun pozisyonu bulmaya çalışıyordu. Ama bir türlü rahat edemiyordu.

" Hadi ama bak rahat edemedin işte. Gel merak etme seni yemem," dedim ve alaycı bir şekilde gülümsedim.

"Yetmeyeceğinin farkındayım tabi ama olmaz. Rahat edemezsin öyle sen.Ayrıca gece istemeden yarana zarar verebilirim. "

Sözlerinden sonra daha fazla uzatmayarak koltuğa iyice yayıldım.

Kapının yanına gidip açık olan birkaç ışığı kapattı. Geri döndüğünde kendi koltuğuna dönerek garip bir açıyla oturmuştu. Açıkçası acımıştım. Sabah oldukça kötü ağrılarla uyanacaktı.

" İyi geceler ," diye  fısıldadım. O da karşılık olarak "İyi geceler," diye fısıldadı.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Ama hala beni izleyen gözlerini hissedebiliyordum.Böyle uyuyamayacağımı anlayıp tekrar diğer tarafa döndüm.

Uzun zaman sonra ilk defa zarar görmeyeceğimi bilerek uykuya dalmıştım.

}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}

Oy ve yorumları unutmayın lütfen :)

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin