" Asla olmaz ! "" Kafayı mı yedin sen ?! "
" Boşuna geri kafalı demiyorum değil mi ben ?!
Hep bir ağızdan itiraz ettiklerinde iç geçirmiş nefesimi yavaşça dışarı vermiştim. Beklediğim tepkilerdi tabi ki. Karşı çıkıp izin vermeyeceklerini biliyordum. Yine de en azından tamamlamama izin verselerdi iyi olabilirdi.
Loran bile " Bu sefer olmaz ," dediğinde kaşlarımı çatıp sitemle " Sen de mi ?! " diye sordum.
" Çok riskli , hatta direkt intihar ! "
En azından onun anlamasını beklemiştim. Çaresiz bakışlarım masadaki Owen 'a döndüğünde bir süre yüzümü incelemiş sonra da " Haksız sayılmazlar. Ama seni dinlemekten bir zarar geleceğini sanmıyorum. Geçen sefer dinleseydik işler bu hale gelmemiş olabilirdi," dedi. Maskesi hızla düşse de tekrar toparlanmayı başarmıştı. Çok kötü yaralandığının farkındaydım asla geçmeyecek bir şekilde üstelik.
Yutkunduktan sonra içimde yükselen her türlü duyguyu bir tarafa bırakmıştım. Şu an planıma odaklanmam ve diğerlerini de kabul ettirmem gerekiyordu.
" Ordularının ne kadar fazla olduğunu hepimizin gördüğünü düşünüyorum. Eğer filolar zamanında yetişmemiş olsaydı hepimiz ölecektik.
Ne kadar çok kişi ölmüş olursa olsun Arnold'ın elinde daha fazlası var. Ve bunları kayıtsızca harcayabileceğini de gördük. Bizde element sahipleri oldukça az ancak onlar da ordunun yarısı hatta daha fazlası element sahibi. Eğer yerleşim yerlerine saldırırlarsa bu sefer hava kuvvetlerini de kullanmayız çünkü masum insanlara zarar vermiş olacağız. Ki bu da amacımıza son derece ters düşüyor. "
Aaron kaşlarını çatmış sert bakışlarla bana bakıyordu. Bir an bakışlarının beni delip geçeceğini bile düşünmüştüm.
" Ne yani onlar çok fazlalar diye bizim de üsse mi sızmamız gerekiyor ?! Kameralarla dolu üst düzey güvenlik önlemleriyle korunan üsse hem de ! Saçma bir plan; sonumuzu getirebilecek bir plan ! "
" Biz değil ben . Ben üsse gizlice gireceğim ve Arnold 'ı durduracağım. Hiçbirinizi böyle bir riske atmak istemiyorum. "
Daniel de tıpkı Aaron gibi sert gözlerle bana bakıyordu. " Ama kendini atıyorsun değil mi ?! Ne de olsa senin canının bir değeri yok. Hiçkimse seni önemsiyor zaten ! "
" Duygularınızı bir kenara bırakıp beni dinler misiniz artık ? Daha bitirmedim. Hani siz de bunun için yaratılmış askerlerdiniz ya ! O zaman sadece bir asker gibi davranıp olaya öyle bakın. "
Masadaki herkes bana öfkeli bakışlar ve çatık kaşlarla bakarken benim de kaşlarım çatılmıştı. " Dinliyoruz ! Nasıl bir açıklaman nasıl bir sebebin ve nasıl bir mantığın var merak ediyorum ! "
Helios benimle sertçe konuşurken meydan okurcasına gözlerime bakıyordu. Tabi ki planımı herkes gibi o da reddetmiş anında bana karşı çıkmıştı.
Yüzüme gelen saçları toplayıp elimdeki tokayla bağlamış ve derin bir nefes almıştım. " April 'ı birçoğunuz tanımıyorsunuz. Ama tanıyanlara soruyorum. Sizce o bıçağı ben olduğumu göre göre bana saplamaya çalışır mıydı ?" Adını ağzıma almak içimde bir şeyleri parçalasa da yapmam gerekiyordu.
" Konumuzla ne alakası var ?!"
Helios terslercesine benimle konuştuğunda göz devirmemek için kendimi zor tutmuştum. Yapabileceği her şekilde beni vazgeçirmeye çalıştığının farkındaydım.
" Ben cevaplayayım değildi. Üstelik pişmanlık bile duymamış boş gözlerle bana bakmıştı. O öyle biri değildi. Tüm düşmanlarımızın da korkusuz ve terreddütsüzce üzerimize atıldığını tek ben farketmiş olamam. Hadi birkaçı korkusuz olsun hepsinde her bir askerde bunu sağlamış olmaları enterasan. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
FantasyOrmanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar ... Savaşın eşiğinde bir ülke ... Carmen Byose, ormanın ortasında uyandırıldığında karşsında kendisine doğrultulmuş bir tüfek namlusu görme...