Jungkook büyük Alışveriş merkezi'nin önüne geldiklerinde sevinçten nerdeyse sekerek içeriye ulaşmaya çalışan küçük bedeni durdurdu.
Jungkook ona kendi ceketini giydirmişti çünkü kuyruğu görünsün ve dikkat çeksin istemiyordu. Başına da yine kendi beresini takmıştı. Siyah ceket Taehyung'un dizlerine kadar uzanıyordu."Bekle bakalım haylaz pisi, İçeri girmeden anlaşalım. Kesinlikle benim ellerimi bırakmıyorsun ve kimseye mivaylama anlaştık mı?"
Taehyung itaatkar bir şekilde başını salladığında Jungkook devam etti.
"Çok birsürü güzel sarı kuyruğunuda kimse görmüyor tamam?"Taehyung tekrar başını salladı ve sızlanarak Jungkook'u içeri çekiştirdi. Hemen içeri girmek ve hoşuna giden her şeyi almak istiyordu. Onun zengin ve Taehyung'u şımartmayı seven sahibi böyle alıştırmıştı.
"Taehyung birsürü çok uslu duracak söz verdi mrrhhh~"
~~~~~~
Jungkook gördüğü ilk ayakkabı dükkanına girdi. Taehyung'a ilk önce ayakkabı almayı düşünmüştü. Çünkü evdeki ayakkabısının pembe fiyonku kopmuştu. Taehyung onu giymemek için yarım saat ağlamıştı.
"Ayakkabı numaranı biliyor musun Taehyung?"
Taehyung küçük ellerinden birini ağzına götürmüş parmağını emerek ayakkabılara bakıyordu. Jungkook'un sorusunu umursamadan gördüğü sırayla dizilmiş pembe, süslü ve oldukça gösterişli şirin ayakkbıların yanına koştu.
Jungkook sevimli ufaklığın hızlı hızlı hareket edişinden ne kadar mutlu ve heyecanlı olduğunu anlayabiliyordu.
Taehyung ulaşabileceği kadar alçakta olan ayakkabılardan birkaçını kucağına alıp yere oturdu. Giymeye çalıştı ama başarılı olmadı.
Taehyung'un şirin ayakları küçük olsa bile ayakkabılar çok daha küçüktü ve ona olmuyordu.Hızla dolmaya başlayan gözlerini az ileride ayakta onu izleyen Jungkook'a çevirdi.
Dudakları titriyor, tombul yanağına göz yaşları süzülüyordu. Jungkook ne yapacağını bilemedi.
Endişeyle yere, Taehyung'un yanına çöktü ve ufak bedeni kucağına çekti."B-bunlar bozuk! Taehyung'a olmuyorlar gidelim burdan Mmrrrhh!"
Sızlanarak söyledi ve Jungkook'un boynuna sarıldı. Hala ağlamaya devam ederken Jungkook'un omzunun üzerinden şirin ayakkabılara bakıyordu.
"Onlar bozuk değil Taehyung. Yalnızca küçük kızlar için üretilmiş ayakkabılar. Sana başka buluruz üzülme."
Taehyung'un gözleri daha fazla dolarken Jungkook'un boynuna daha sıkı sarıldı. "A-ama onlar birsürü çok güzel Taehyung gibi güzel hemde sevimli. Taehyung onları istiyor H-hıck! Miyaav~"
Jungkook hıçkırık sesini duyduğunda gözlerini devirdi kucağındaki küçük beden ile birlikte ayağa kalktı.
"Ağlama, sana en az senin kadar güzel ayakkabılar bulacağım tamam mı?"
Az önce göğsüne yüzünü bastırdığı ve ağladığı için kızarmış yanakları öptü."Miyaav~"
~~~~~~
Bir buçuk saattir alışveriş merkezinden geziyorlardı. Taehyung gördüğü her parlak, pembe, sarı, süslü, simli şeyleri istiyordu. Jungkook hepsini alamayacağını söylediğinde ise yine ağlamıştı. Jungkook'a tek çare onu kandırmak kalmıştı. Çalışanların daha sonra onları evlerine getireceklerini söylemişti. Jungkook o şeyleri sevimli pisiye almak istese bile o kadar parası yoktu.
"Şimdi yemek alışverişi yapacağız. Sakın ses çıkarma, istediğin bir şey olursa da sessizce söyle."
Jungkook'un onun sızlanıp ağlamalarından başı ağrımaya başlamıştı. Bir daha Taehyung'u alışverişe getirmemeyi aklına not etti.
"Ama birsürü çok tatlı Taehyung salam ve ton balık istiyor Mrrhhh~"
"Tamam alacağım, bak."
Tam o sırada salamların olduğu reyondan geçerken birkaç tane sürdüğü arabaya koydu. Taehyung'da onun içinde oturuyordu. Oraya oturmak için de ağlamıştı.
Neyseki Jungkook fazla bir şey almayı planlamıyordu."Mmrrhhh~"
Bu bölümde Pink Baek ficimin repliklerinden
alıntılar vardı. Normalde öle bişi yapmam ama onu yayınladığım hesabın şifresini unuttum. Ühüh. (๑'•.̫ • '๑)