"Baba Jungkook, burası bizim olsun. Mrrhh...."
Jungkook ve Jaehyun'un ebeveynlerinin yaşadığı malikânenin önünde durduklarında Taehyung söylendi.
Bu kocaman ve eski evi kadar olmasa da güzel yer Baba Jungkook'un köpek kulübesine benzeyen evinden güzeldi.Jaehyun başını çevirip Taehyung'a baktı.
"Biz burada büyüdük Taehyung, beğenmiş gibisin. Ama kocanın böyle bir yerde yaşayacak kadar parası yok ufaklık."
Elinde tuttuğu sepeti sallanmaması için dikkatlice taşırken söyledi.Jungkook, Taehyung'un elini tutmuştu ve yan yana yürüyorlardı. Evin bahçesi çok büyüktü.
Jungkook babasının isteğini reddedip bir polis olmak istediğini söylediğinde Bay Jeon sinirlenmiş ve oğlunu evden kovmuştu.
Çünkü oğullarının şirketin başına geçmesini istiyordu. Daha sonra anlık sinirle yaptığı bu hareketten pişman olsa da Jungkook artık bu evde yaşamıyordu, yaklaşık sekiz yıldır.
Jaehyun ise fazla vurdumduymaz, zevk düşkünü ve keyif arsızı olduğu için Bay Jeon ona para vermiyordu.Jaehyun'un umrunda değildi. Çalışmak ona göre değildi, aile serveti varken neden çalısmak zorunda olduğunu da anlamıyordu. Ona kalsa şirketin başına işi bilir birini geçirirdi ve kendisi sefasını sürerdi.
Yine de bu evde yaşamaya devam ediyordu. Jungkook'u sadece ziyarete gitmişti fakat aylardır dönememişti. Önce erkek kardeşinin seksi komşusu yüzünden daha sonra da yeğenleri.Lüks malikânenin kapısını uzun süredir burada çalışan yaşlı bayan açtığında Jungkook ona gülümsedi.
"Hoş geldiniz oğlum. Uzun zamandır uğramamıştınız, özledik sizi."
"Evet, işlerim vardı Noona, pek vakit bulamadım. Babam da evde mi?"
"Evet, daha gitmedi. Ve gidecek mi bilmiyorum doğrusu. Herhangi bir bilgi verilmedi bize."
Yaşlı kadın söyledikten sonra Jungkook'un kolunun altından başını çıkaran Taehyung'u gördüğünde şaşırdı.
"Ahh bu sevimli şey de ne?"Taehyung hemen başını yeniden Jungkook'un arkasına saklayıp yanağını onun sırtına yasladı.
"Mmrrhhh~"Jaehyun sohbetten sıkıldığı için elindeki sepeti göğsüne yasladı ve boştaki eliyle sevecen bı bir şekilde yaşlı kadının yanağını sıkıştırdı.
"Uzun hikaye Noona, biz içeri geçelim.""Bayan Irene salonda öğle yemeği öncesi çayını içiyor. Oraya geçebilirsiniz bende Bay Wonho'ya geldiğinizi haber vereyim."
Söyledikten sonra Bay Wonho'nun çalışma odasına gitmek için yanlarından ayrıldı.
~~~~~~~~
"Evet anne, baba bir şey söylemeyecek misiniz?"
Jungkook yan yana oturan anne ve babasının kucağına içinde bebeklerinin olduğu sepeti koyduktan sonra onların torunları olduklarını söylemişti. Hızlıca ve uzatmadan sadece bunu söyledi. Uzun açıklamalar ile daha fazla streslenmek istemiyordu.Wonho sepetin içindeki şeylerin şimdiye kadar en sevimli şey olduklarını düşündü.
Yeonjun uyuyordu, Jennie küçük ayaklarıyla boşluğa tekme atarken etrafı seyderiyordu.Yoongi ise Wonho'nun sepeti tutan eline tırmanmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Küçük ağzını açıp onun kolunu ısırmaya çalışsa da başaramadı hiç yumuşak değildi.
İlgi arsızı pembe renkli bebek ise Wonho'nun diğer eline tombul yanağını yaslamış ve sevimli miyavlamalar çıkarıyordu.
"M-miyaav~"Irene ellerini ağzına götürüp sevinç ve heyecan çığlığını bastırmaya çalıştı.
Yıllardır oğullarına birini bulmaya ve onları evlendirmeye çalışıyordu. Şimdi küçük oğlu dört bebek ile ona gelmişti.
"Oyuncak gibiler, çok tatlı!"
Söyledikten sonra Jennie'yi eline alıp göğsüne bastırdı.
"İsimleri ne?"