-Vampir-
Karanlık, sokakların arasında kendisini belli ederken adımlarını hızlandırdın. Giderek sokak lambalarının dizilişi daha da seyrekleşmeye başlıyordu. Bazı yerlerde neredeyse zifiri karanlığa mahkum kalacak gibiydin az daha.
"Neden bilinmeyenden aldığım herhangi lanet bir mesaja kandım ki?" Kendi kendine söylenerek korkunun bedenini ele geçirmesine izin vermemeye çalışıyordun. "Nasıl açıklama yapacağım peki?"
Bunun sadece arkadaşların tarafından yapılan alçak bir şaka olduğunu düşünüyordun ama bu kadar ileri gidecekleri aklına hiç gelmemişti. İşin kötüsü ya mesajı atan kişi arkadaşların değilse?
Avuç içlerin terlemeye ve nefes alış verişlerin sıklaşmaya başlamıştı. Arkandan birisinin hareket ettiğini hissettiğinde sadece bir saniye durakladın ve arkana baktın. Kimse yoktu.
Ağzından bir küfür firar ederken sessizce önüne geri döndün. Bunun sadece bir kedi olmasını diledin. Ellerini pantolonuna sildin ve derin bir nefes aldıktan sonra hızla ilerlemeye devam ettin.
Yolun sonunu görebiliyordun, zaman zaman arabaların yakınlarda bir yerlerden geçtiklerini de duyabiliyordun. Bazen de kulaklarına ayyaş insanların kahkaha sesleri geliyordu uzaklardan. Gerçekten gecenin bir saatinde dışarı çıkmak fazla amaçsızdı.
Sakin olman gerekiyordu ama nasıl olabilirdin ki? Kaybolmuş olabilirdin ve hala nereye gittiğini bilmiyordun. Saçma bir mesajın ardından geldiğin yer pek de iç açıcı bir yer değildi.
Sana en mantıklı gelen seçenek olarak geri dönmeyi seçtin. İleriye doğru yürüyüp nereye gideceğini bilmemektense geldiğin yolu geri dönmek sana daha mantıklı gelmişti.
Arkanı döndüğünde senden bir kaç adım ötede bir silüet gördün. Kalp atışların, nefes alışların daha da hızlandı. Elbette buraya nedensiz gelmemiştin ve karşında duran adam da herhangi bir arkadaşına benzemiyordu.
"Oh, geri mi dönecektin?" Kulaklarına dolan çekici sesin, seni onun iradesine aldığını hissettin. Ve bir anda duvara yaşlanmış şekildesin. "Geri dönmene izin veremem, güzelim."
"B-bırak beni." Senin kollarını tutan güçlü ellere karşı gelmek istedin. "Burada olmam zaten başlı başına bir hataydı."
"Evet, öyleydi." Yüzünü, senin bedenine daha fazla yaklaştı. Artık, sıcak nefesini hissedebilecek durumdaydın. "Bunun bedelini ödemen gerek."
Dilin tutuldu. Adrenalin, senin bütün bedeninde etkisini gösteriyordu. Ayakların seni, daha fazla ayakta tutamayacak gibiydi. Korkuyordun, karşında duran yabancı adamdan deli gibi korkuyordun hatta.
Konuşamadın, aklından geçen onca kendini savunma cümlelerinden bir tanesini bile söyleyemedin onun gözlerine bakarken. Bir hareket bile yapamadın. Bağırmak istedin, bağıramadın. Gözlerinden yanaklarına doğru bir yol çizen yaşların vardı sadece.
"Şşt, ağlamana gerek yok." Onun, uzun ince kemikli parmakları senin yanaklarında buluştu ve yaşlarını tek hamlede sildi. "Sana kötü bir şey yapmayacağım." sesi bir fısıltıya dönüştü. "Sadece kanının tadına bakacağım."
Keskin dişler, pürüssüz tenine ilk değişinde hiçbir acı yoktu ama fazla gerilmiştin. Sonradan boynuna girdiklerinde gözlerin sonuna kadar açıldı.
Karşında duran adam bir vampirdi ve bedeninden kanların süzülmesine neden oluyordu. Üstelik sen daha bunun farkında olmasan da şu anda fazla yabancı gelen bu acının senin için sıradan olmasını sağlayacak kişiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"