ilk olarak hem Kuroo hem de Kageyama'nın HP evreniyle alakalı tek bölümünü yazacağım.
Tsukki evladımı da kimse istemedi, ben de kendi hatrım için yazıyorum. Ama bu bölüm, hiçbiriyle alakalı değil. Aksine bir devam bölümüdür!
Hadi eyw.-Lev Haiba ile haberlerden kaçınmak-
--Lev Haiba ile alakalı 28. Bölümün devamıdır.--"we are the crowd, we're c-coming out."
İlişkinizi devam ettirseniz bile haber kanallarının abartılı anlatımlarına ve bilmiş ağızlarının eleştireceği, aynı zamanda zarar vereceği, diğer ilişki olmak istemediniz.
Yine de sen ve o, beraber çıktığınız akşam yemeğinde geçmişten konuşurken yakalanmaktan kaçamadınız. Sadece arkadaş olduğunuzu anlatmaya başladınız ama her sabah sanki ülkenin tek derdi ünlüler ve ilişkileriymiş gibi konuşan magazin programları öyle düşünmedi.
Eve döndükten sonra beş saat içinde hakkınızda bir makale yazıldı.
"got my flash on, it's true. need that picture of you, it's so magical. we'd be so fantastical."
Telefonu eline almanla beraber arkadaşlarından gelen tonla mesajı gördün ve uzun bir süre telefonla bakıştıktan sonra ağzından sadece bir kelime çıktı. "Siktir."
Başını iki yana sallayarak koltuğa oturdun. İçinde sizden yeniden bir çift olabileceği hakkındaki en ufak umudun da varlığını yitirmişti. Lev ile bu konunun hakkında konuşmanız gerekiyordu ve açıkçası tepkisi hakkında çok endişeliydin. Kariyerini etkileyebilecek bu haber hakkında bütün suçu sende mi görüyordu? Görmekte haksız sayılmazdı, uzun zaman sonra ortaya bir anda çıkan sendin. Kendi kendine bunu düşünüyordun.
"leather and jeans, garage glamorous. not sure what it's mean. but this photo of us, it's don't have a price."
Telefonun çalana kadar kaç saat boyunca o kanapede oturup Lev'in sana ne kadar kızgın olabileceği hakkında düşündüğünü bilmiyorsun. Telefon çaldığında gözlerinin dolduğunu fark ediyorsun ve boğazını temizleyip telefonu açmak için harekete geçiyorsun. "Konuşmamız gerekiyor. Nerede oturuyorsun?"
Ne hakkında konuşmak istediğini biliyordun ve bu konuyu konuşmak istemesinde kesinlikle hakkı vardı. Sinirli olup olmadığını bilemesen de adresini ona mesaj attın.
"ready for those flashing lights. cause you know that baby i-"
Zilin çaldığını duymanla beraber ayağa kalkarak hızla kapıya ilerledin. Kapıyı açtığın zaman karşında duran, en son gördüğünün halinin tam aksine biraz daha sportif olan Lev'i gördün. Nutkun tutuldu, bir tişört nasıl olur da onu bu kadar etkileyici gösterebilirdi? "Oh, içeriye geçsene." Gerginlikle kapıdan çekildin.
"Bir an hiç söylemeyeceksin sandım." Senin aksine gayet rahat bir tavırla içeriye girdi. Açıkçası onun bu rahatlığı normal şartlar altında seni sinir edecek olsa da şu anda içine sular serpiyordu.
"I'm your biggest fan, I'll follow you until you love me. papa-paparazzi."
Gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı ve sen mutfağa gidip elinde iki kupa ile gelene kadar gözünü halıdan asla kaldırmayıp ne demesi gerektiği hakkında düşünüyordu. Bu tür konuşmaları asla başınızdan aramaya ağınızı biliyordu ama... belki bir şeyler değişebilirdi.
Onun düşünceli halini, sehpaya koyduğun kahveyle kestin ve yavaşça koltuğa otururken gözlerinin onun dağınık saçlarında gezdirdin. İşini eline almış ve tanınan bir kadın olsan bile Lev'in bir hareketiyle yerle bir olacağını biliyorsun.
"Haberleri görmüşsündür?"
"baby, there's no other superstar. you know that I'll be your papa-paparazzi."
"Bak," derin bir nefes alarak oturuşunu düzelttin. "Bunun için çok özür dilerim. İstersen-"
"Özür dilemene gerek yok çünkü ortada bir suç yok." Kaşlarını çatarak sana bakmaya başladığını fark ettin. Gergin bir şekilde yerine yeniden sindin. "Sadece ufak bir açıklama yapmamız gerekiyordu."
"promise, I'll be kind but I won't stop until that boy is mine."
"Ama bunu yapmak istemiyorum," sözlerinin devamını getirdiği zaman şaşkınca ona bakmaya başladın. Peki, belki de bu dedikoduları daha fazla beslemek istemiyordur, diye düşünmek istesen de duyguların bunu başka bir şekilde yorumlamak istiyordu. "Yani biliyorsun, biz ayrıldık ve ben seni hala atlatamadım."
---
merhabalar!
bölüm başlıkları eskisi gibi mi olmalı yoksa böyle iyi mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"