-Gerçek bir arkadaşlık-
--Taeyang: Çincede Güneş anlamına gelir.--
---Akaashi Keiji---Akaashi isteyen çiçeğime, mucuğk
Akaashi Keiji, ailesinden gelen büyük bir mirasın sahibi olacaktı. Babası bir siyasetçiydi ve geçen yıl belediye başkanlığı seçimlerini kazandığı için çok meşgul birisiydi.
Küçüklüğünden beri kuralcı bir aileye sahip olan Akaashi'nin hayatı tek kelimeyle tekdüzeydi. Her şeyin bir saati vardı. Evin hizmetçisi, her gün aynı saatte kendisinin kapısını çalar ve okula gitme zamanının geldiğini haber verirdi.
Akaashi her zaman aynı saatte merdivenlerden iner, dişlerini fırçalar, annesine ve babasına günaydın derdi. Her şeyin bir zamanı vardı. Bir saniye erken veya geç...
O, arkadaşlığın ne anlama geldiğini bile bilmeyecek durumdaydı. Okula korumalar tarafından bırakılıyor ve yine korumalar tarafından okul çıkışı alınıyordu. Arkadaşlarıyla dışarıya çıkmıyordu veya evinden okula giden yolu bilmiyordu.
Okuldan eve giden yolu bilmediği için başına mucize dediği bir olay gelmişti zaten.
Doğa Bilimi derslerine giren öğretmenleri, tatlı bir kadındı. Hayatta huzurdan ve doğruluktan daha önemli olduğuna inandığı tek şey arkadaşlık ilişkileriydi ve hiçbir öğrencisine sinirlenmezdi.
Bir gün dersin sınıftaki kısmını işledikten sonra öğrencileri peşinden dışarıya çıkarttı. Geçen hafta diktikleri fidanlar, okulun bahçesinde göze çarpıyordu. "Bugün sizi daha erken bırakacağım ama," sınıfın sevinç nidalarına izin vermeden elini kaldırdı. "Eve gitmeden önce doğayı gözlemleyeceksiniz. Yarınki dersimde sizi dinlemek istiyorum."
Herkesten onaylama çıktıktan sonra öğrenciler, okulun iki kapısına ilerlemeye başladı. Akaashi, nereye gideceğini bilemez bir şekilde etrafına bakınmaya başladı ve en sonunda ana caddeden ilerlemeye karar verdi.
Yağmur yağmaya başlamıştı ve saatin kaç olduğundan emin değildi. Nereye gideceğini bilmediği için bir otobüse binmeye ve evinin yollarına benzeyen bir yol olursa inmeyi düşündü.
Durağa ilk gelen otobüse bindi ve parayı ödedikten sonra boş bir yere oturmak için arka tarafa ilerledi.
Otobüs son durağa yaklaşmak üzereydi ama o hala tanıdık bir yer bulamamıştı. En sonunda şoför, son durağa gelindiğini ve herkesin inmesi gerektiğini hatırlattı.
Akaashi, ne yapması gerektiğini bilmeyen bir şekilde otobüsten indi. Ilk olarak etrafına bakındı. Bir yerlere bakınmak için hareket etmeye kalkıştığı anda etrafına bir çok çocuk geldi.
"Seni burada daha önce görmemiştik." , "Burada ne işin olduğunu merak ettim açıkçası." kendisine bu şekilde bir çok cümle kuran altı, veya yedi, gencin arasında kaldığı için gerilmeye başlayan Akaashi, konuşamadı.
"Hey! Hemen evinize giden yolda devam etseniz iyi olur, çocuklar!" İnce sesli bir kız, kalabalığı yararak Akaashi'nin yanına geldi ve ellerinden tuttu.
Çocuklar, bu yeni kızın gelişinden ürktüler ve kıyafetlerinin üzerindeki kirleri silkeleyerek tekinsiz yolda ilerlemeye devam ettiler.
Akaashi, yan tarafına dönerek kıza teşekkür etmek istedi. Kız çocukların gidişini izledikten sonra gülümseyerek Akaashi'ye döndü. "Burada olmaman gerekiyormuş gibi hissediyorum."
"Kesinlkle burada olmamam gerekiyor ama," kızın tahmini kaşlarının çatılmasını sağladı. "Bunu nereden anladın?"
Kız içten bir kahkaha attı. "Tanrı'm! Benim ve diğerlerinin görünüşlerinden de mi anlamadın seninle farklı olduğumuzu?" Akaashi utangaç bir şekilde kızın yamalı kıyafetlerine baktı. "Senin eve gitmeni bir şekilde sağlayabilirim ama şimdilik benim misafirim olman gerekecek."
Gülümsedi, Akaashi. "Ben Y/N. Burada yaşıyorum, anlayacağın üzere." Neşeli bir şekilde konuştu. "Sen kimsin? Ve neden burada olduğunu anlatabilirsin. Açıkçası senin gibi birisinin hikayesini merak ediyorum."
"Ben Akaashi," boğazını temizledi. "Kayboldum."
Y/N, anlayışla gülümsedi. "Şansına küs ki kaybolacak en kötü yere geldin." Aslında Akaashi, ilerleyen zamanlarda kaybolmaktan çok mutlu olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"