-Bir partinin banyosunda ağlıyorsun-
—Ucubeler—
—-Tendou Satori—-Medyayla beraber okuyun derim.
Kimse tarafından sevilmemek nasıl bir duygu olmalıydı? İç ürpertici? Kırıcı? Üzücü? Bu kadar basit mi? Kesinlikle değildi. İçinde bir şeyler yıkılırken yanıyormuş gibi hissediyorsun. Gözlerin içindeki yangına su taşımıyor, içindeki dumanın nemini atıyorlar sadece. Ellerin titriyor ama içindeki depremlerin nedeni bunlar değil.
"Don't kill me, just help me run away."
"Beni öldürme, sadece kaçmama yardım et."Bu partiye hiç gelmemen gerekiyordu. Destin (merhaba yine ben) , ülkeden ayrılalı bir yıl olmak üzereydi ve sen hala insan içine karışabilmiş değildin. Seni her hafta düzenli olarak arayıp yeni arkadaşlarının nasıl insanlar olduğunu soruyor ve bir gün gelip onlarla tanışacağını söylüyordu. Tek sorun: Ona anlattığın kadar gerçek arkadaşlar edinememiştin. İşte bu yüzden bu partidesin.
Bir umutla birisiyle konuşmak istedin ama hepsi burnu havada insanlardı. Sana gülümseyerek yaklaştılar ama ne kadar yapmacık olduklarını anlayabiliyordun. Onlara ihtiyacın yoktu ama ne zaman Destin'e söylediğin yalanlar aklına gelse bunun tam tersini düşünüyordun. "Evet, Maria çok nazik birisi. Onun kardeşi onun tam tersi olsa da çok benziyorlar."
"Form everyone, I need a place to hide."
"Herkesten, saklanacak bir yere ihtiyacım var.""Maria diye birisini biliyorum herhalde... Biraz çatlak bir kızdı. Umarım aynı kişiden bahsetmiyoruzdur. Onunla arkadaş olmanı istemezdim." Kafasını dizlerine yasladı ve ağzının içinde geveledi. Bu hareketine rağmen onu anlayabildin. "Biraz anlatabilir misin onu bana?"
"Uhm, sarı uzun saçları var ve," aklından geçen bir arkadaş modeli aradın. "Benden biraz daha uzun. " Başını olumlu anlamda salladı.
Oturduğun yerden kalktın. Gözlerin buğulanmaya başlamıştı eski zamanları düşündükçe. "Hey, Y/N! Yapma!" Destin'in bir yandan gülen, bir yandan da sinirli çıkan sesini duyar gibi olduğunda kafanı iki yana salladın. O, çok uzaktaydı ve sen çok içmiştin.
"Where I can cover up my face."
"Yüzümü örtebileceğim bir yere ihtiyacım var."bu çeviriye yanlış demeden önce-
normalde bu, önceki line ile beraberdi ama ayırdım ve doğru çevirisini ayrı bir şekilde duymak beni iyi hissettirmedi. Ben de böyle yazdım.Ayakların titreyerek de olsa seni banyoya taşımayı başarmıştı. Gözlerini elinin tersiyle silerek kapının kulbunu çevirerek içeriye girdin. Sen girdikten bir kaç saniye sonra şarkı oynatılmaya başladı. Dışarıdan gelen bağırma ve gülme seslerini duyabiliyordun. Hatta bir ara Destin'in adının seslenildiğini bile duydun. (kendimle mi imagine yazıyorum tendou ile mi belli değil, mübarek)
Mermer ile çevrilmiş musluğun karşısına geçtin ve kollarınla mermerden destek alarak aynadaki yansımana baktın. Rujun hafif soluk bir renk almıştı ve gözlerinin altı ıslanan eyeliner yüzünden simsiyahtı. Musluğu açtın ve soğuk suyu yüzüne vurarak bu dağınıklığı biraz da olsa dindirmek istedin.
Yüzün serinlemişti ama hala içindeki parçalanma acısı dinmemişti. Gözlerin ağrımaya ve içindeki nemleri bırakmaya mecburdu. Etrafta seni görebilecek kimse olmamasını diledin ve sonunda yaşlarını bıraktın. Kolların seni taşımaya daha fazla dayanamadı ve mermere yaslanarak yere kaydın. Uzun zamandır bu kadar içten ağlamamıştın ve şu anda hislerin bütün intikamını alıyordu gözlerinden.
"Don't cry."
"Ağlama"Hayır, ağlamak üzereyim şu anda. Bir araya girme.
Kapı açıldı. Başını kaldırdın. Bugün konuştuğun yapmacık kızlardan birisi olduğunu düşünmüştün ama içeriye giren kişi bir kız bile değildi. Tatlı bir yüzü olduğunu düşündüğün, kırmızı saçlı birisi girmişti. İçeriye girer girmez seni fark etmesini bekledin ama o kapıya döndü ve kapattıktan sonra bir süre dikildi. "I'm just a freak.*" Ağzından kaçan kelimeler şarkının bir parçası olsa da bunları o kadar hissederek söylemişti ki sanki şarkı ona aitmiş gibiydi.
Arkasına döndü. Gözleri seninle buluştuğunda bir adım geriye gitti. "Bak eğer diğerleri gibi burada olmamdan rahatsız oluyorsun çıka-"
"Ne saçmalıyorsun?" Kaşlarını çattın ve onu anlamaya çalıştın. Diğerleri gibi? Gerçekten onlar gibi görünebilir miydin? "Ben özür dilerim, sadece bir yere doğru düzgün uyamıyorum. " Senin gibi olduğunu düşündün. Oysaki çok karakteristik bir yüzünün olduğunu düşünmüştün. Kim onunla arkadaş olmak istemezdi ki?
"Endişelenme. Ben de uyamıyorum." Kafanı dizlerine yasladın. "Hey, dans etmeye ne dersin?" Çekingen bir şekilde yanına oturdu ve konuştu. Gözlerini sildin ve kafan karışmış şekilde ona baktın. Yanakları kızarmış duruyordu. Utangaç bir şekilde gülümsedin. "Belki de iki ucubeye layık bir dans yapmalıyız?"
Ayağa kalktın ve elbiseni düzelttin. İçten bir gülümsemeyle elini sana şaşkın gözlerle bakan Tendou'ya uzattın. "Benimle dans etmek ister misiniz, Bay-"
lafımı kesme ebeni-
"Tendou, Tendou Satori." Elinden tuttu ve ayağa kalktı gülerek.
Artık Destin'e anlatabileceğin gerçek bir arkadaşın vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"