-Evlenme teklifi nasıl eder?-
Onun büyüdüğü ve çocukluğunu geçirdiği mahalleye geldiniz. Seni apar topar evinden almıştı ve hazırlanmana bile izin vermemişti. Gecenin bir saatinde ise geldiğiniz mahalle pek de ilgini çekiyordu.
Gülümseyerek elinden tuttu ve bir çocuk parkına doğru seni sürüklemeye başladı. Tutuşu o kadar hafifti ki... Sanki götürmüyor da havada uçarken yön veriyor gibiydi. "Şu kapalı dükkanı görüyor musun?"
Seni salıncağa oturttuktan sonra karşıdaki kapalı dükkanı gösterdi. İçerisinde farklı tarzlardan gelinlikler gözüküyordu. "Ne kadar güzel gelinlikler var."
Burukça gülümsedi ve başını olumlu anlamda salladı. "Ben küçükken hep bu salıncağa otururdum. Bazı günler evlenmek için karar verenler girerdi içeriye. Neden gelinlik giydiklerini bilmiyordum açıkçası. Annemgil de pek ciddiye almadı zaten beni. 'Düğünün bir parçası.' deyip geçiştirdiler ama ben hep bunu ciddiye aldım."
Bunun nereye bağlanacağını merak ediyordun. Sessizce dinlemeye devam ettin ama bir yandan da hikayenin masumluğundan etkileniyorsun. "Bana göre giyilen gelinlik, iki kişinin aşkını simgeliyordu. Tamam, belki damat da özel bir kıyafet giyiyor olabilir ama takım elbiseyi herhangi bir şirket yemeğinde ya da özel günde de giyiyorlar. Oysa gelinlik öyle mi?"
Seni sallamayı yavaşça bıraktı. Biraz heyecanlı duruyordu, geniş bir gülümseme yüzünde yer bulmuştu. İster istemez sen de utangaçça gülümsedin. "Belki bu sana fazla saçma geldi ama," elini yavaşça cebine götürdü ve içindeki ufak kutuyu çıkarttı. "Ben senin de bizim sevgimizi temsil eden bir gelinlik giymeni istiyorum."
Kutu yavaşça açıldığında içindeki pırlanta, sokak lambasının ışığının altında parıldamaya başlamıştı. Gözlerin yavaşça dolmaya başladığında ellerin ağzını kapattı ve heyecanla cevapladın. "Sonsuza kadar, o elbiseyi giyebilirim."
•••
Deneme kabininden çıktığında sırayla seni bekleyen ailene baktıktan sonra resmen sevgi dolu bakışlarla bakan nişanlına döndün. Evlenme teklifini aldığın günden itibaren asla yüzünden eksilmeyen gülümseme ile ona bakmaya başladığında ayağa kalktı ve sana yaklaştı.
Annengil yavaşça odadan çıktıklarında elleri senin belini buldu ve seni kendisine çekip hafif bir vals başlattı. Siz öylece yavaş yavaş dönerken bir eli senin elini buldu ve onu kaldırdı. "Sana gerçekten ne kadar güzel olduğunu anlatamam."
"Bunun benim için ne kadar değerli olduğunu bilemezsin." Kafanı onun omzuna yasladın. "Bu aklına nasıl geldi anlamıyorum. Gerçekten mükemmeldi. Hâlâ bazen rüyalarımda tekrar yaşıyorum o anı..."
"Herhalde senin gelinlikli halin de bir süre benim rüyalarımda gezinecek." Yavaşça etrafınızda dönmeyi bıraktınız ve dudaklarını dudaklarınla buluşturmadan önce mırıldandı. "En azından gerçekten seni onun içinde görene kadar."
---
Allah'ım sen konuyu biliyorsun, amin.belki kısa oldu ama içime en çok sinen bölüm oldu.
hadi sizi bu şaheserimle baş başa bırakıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"