Saçlarını sıkı bir topuz yaptıktan sonra hâlâ alnının kenarından çıkan kısa saçların tutamlarına baktın ve kendine gülümsedin. Gerçekten son bir yılın nasıl geçtiğini bilmiyordun.Kuroo ile bir yıldır sevgiliydiniz ve bugün dışarıya çıkıp birbirinize zaman ayırmaya karar vermiştiniz. İkinizin de bunu hak ettiğinizi söylemem gerek.
Bu sene son seneniz olduğu için sen derslerine, o da voleybol takımına biraz daha ağırlık vermişti. Bujun yüzünden biriniz boş olduğunda diğeriniz dolu olabiliyordu. Yine de her boş zamanınızı o kadar güzel geçirdiniz ki...
Hadi küçük küçük anılara gidelim!
"Bunu nereye koymamız gerek?" Kuroo'nun odasını boyamaya başlamıştınız. Elindeki boya kovasını nereye koysan daha merkezi ve alması kolay olduğunu düşünüyordun.
Kuroo yere örtüyü sermeyi bırakarak göz ucuyla sana bakmaya başladı. Saçlarına kırmızı bir bandana takmıştın, (h-c) saçların hafifçe kendisini belli ederken örülü saçlarının arasından çıkıyorlardı. Üstüne mavi bir tişört giymiştin, büyük bir ihtimalle bu odanın boyanması bittiğinde o tişört daha fazla mavi kalmayacaktı.
"Tam ortaya koymaya ne dersin?" Senin kafanın dağılmış haline bakarak kendi kendine güldü bu tatlı haline. Başını salladın ve boya fırçalarının olduğu poşetle beraber kovayı yere koydun.
Kuroo ile beraber teker teker malzemeleri hazırladınız. "Umarım bu fırçalar tüy dökmüyordur." Onun bu tahminine güldün. 'Tüy dökmek?'
"Ne kadar da güzel tabirlerin var." Alayla iki kaşını havaya kaldırdın ve güldün. Kuroo da senin gibi alaylı bir havaya büründü.
"İstersem daha da güzel tabirlere ve şekillere girebilirim. Deneyelim mi?"
"Off, iğrençleşme." Yüzünü buruşturup ayağa kalktığında arkandan bir kahkaha attı. "Böyle giderse bir ay boyunca kanepede yatacaksın."
"Yani beni yatağa almayacağından mı bahsediyorsun?" Onun bu sözlerine gözlerini devirdin.
"Bizim aynı evde yaşamadığımızı biliyorsun. Bazen," derin bir nefes aldın ve omuzlarını düşürdün. "Boşver. Hadi, kalksana ayağa!"
"Tamam, neden sinirlendin ki şimdi?" seni gergin hissettirmiş olmanın verdiği gururlu hisle ayağa kalktı ve bir fırçayı eline alarak kendisinin tarafında duran kırmızı boyaya daldırdı.
"Bu oda boyandıktan sonra kendini Gryffindor Ortak Salonunda hissedebilirsin." Duvarı boyarken kelimeleri sarf ettiğinde gözlerini sana çevirdi ve gülümsedi.
"Ya da büyük bir balinanın ağzında gibi."
"Balina zaten büyük olur."
"Bebek balinalar o kadar da büyük değil."
"Neden acaba?" birbirinizle alay ederken bir anda boyalarla kavga etmeye başlamıştınız. En sonunda çok karışık bir pozisyonda duruyordunuz.
"Kafamı o kovanın içine sokmana ne gerek vardı ki?!" Kuroo bir yandan isyan ederken bir yandan da derin nefesler alıp veriyordu. Gözlerini devirdin.
"Saçımı boya yaptın! Artık kırmızı bir kafayla gezmek zorunda kalacağım!"
"Benim gözlerim kırmızı kalacak!"
Görüyorsun ya, pek de monoton bir ilişkiniz yoktu.
"Acaba hazırlanman daha ne kadar uzun sürebilir?" Aşağıdan sana seslendiğinde güldün ve yan taraftan çantanı aldıktan sonra hızla merdivenleri inmeye başladın.
"Sabırsızsın."
"Yavaşsın."
![](https://img.wattpad.com/cover/251763422-288-k530931.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"