-Onlarla zamanı durdurmak istemek.-
Sugawara Koushi:
Bir tepenin en ucunda, bir ağacın gölgesinde, kırmızı puantiyelere sahip bir bezin üstünde bulutlarla hayal kuruyorsunuz. Elleriniz birbirine sıkıca kenetli ve Sugawara'nın gözleri gülmekten kısılmış."Bir bulut olmak isterdim." Açıkça düşüncelerini belli ettiğinde ona dönüyorsun ve o güzel görüntüyle buluşuyor gözlerin. Onun, hafif kızarık yanakları ve gül kurusu renginde dudaklarıyla bir portre gibi. "Böylece sen ne istersen o olabilirdim."
Sawamura Daichi:
Soğuk bir sonbahar gününde kazaklarınızı giymişsiniz ve bahçenizde duran, yapraklarından arınma zamanlarında olan ağacınıza bakan pencerenin önünde kahvelerinizi yudumluyorsun.Onun, soğuk ellerini ısıtan kupanın içindeki sıcak kahvenin buharı, onun yüzüne çarparken ondan bir yudum alıyor. "Bir yaprak olduğunu düşünsene." Gülümseyerek kuruyor cümlelerini. Sen de ona bakıyorsun. "En azından sonsuz bir hayat gibi."
"Rüzgar nereye eserse..."
Asahi Azumane:
Yılbaşına bir kaç saat kaldığında ikiniz de gülümseyerek sokak başlarına giysiler bırakıyordunuz. Bunu gizli yapıyorsunuz çünkü kimsenin onurunu kırmak istemezsiniz."Bu çok yumuşak." Asahi, elindeki yünden örülme kazağa bakarken gülümsedi ve onu kendisine çektikten sonra yanağını yavaşça sürttü. Giysileri, zarar görmeyecekleri bir yere koymayı bırakarak ona bakmaya başlıyorsun. "Bir tane de eve almaya ne dersin?"
Beklentili gözlerle sana baktığında kıkırdıyorsun. "Sen nasıl istersen..."
Kageyama Tobio:
Ikiniz de düzgün bir taş bulmaya çalışırken bazen birbirinize sataşıyorsunuz. Bir nehrin kenarına geldiniz ve hanginizin taşının daha fazla sekeceği hakkında iddiaya girdiniz. "Seni alt edeceğim."Yan yana nehire bakacak şekilde durduğunuzda kesinlikle aynı şeyi düşünüyordunuz. "Sadece dene." Taşlarınızı aynı anda attınız ve seninki daha fazla sektiği zaman zaferle gülümseyerek sevgiline dönüyorsun.
"Seni yendim!" Başını olumlu anlamda sallarken kızaran yüzünü saklamaya çalışıyor.
"Peki, ne istiyorsun?"
"Sarılmak!"
Tsukkishima Kei:
Onun evinde, onun yatağında, onun kıyafetleriyle uzanırken onun bedenine sarılmış vaziyettesin. "Hey, bak sana ne diyeceğim." Bir anda aklına gelen şeyle heyecanla konuşuyorsun ve onun kapalı olan gözlerinin açılmasına neden oluyorsun."Hm?"
"Seni çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi?" Bu dediğine gülümsüyor ve kafasını seninle eşitledikten sonra dudaklarına öpücük konduruyor.
"Benimle yarışamazsın."
Yamaguchi Tadashi:
Onunla olduğun her an zamanı durdurmak istiyorsun aslında. Yamaguchi'nin doğum gününü kutlamışsınız ve herkes evlerine dağıldıktan sonra sarılarak uzanıyorsunuz.Onu seviyorsun ve bunu bilmediği tek bir gün bile kalmasını istemiyorsun. Her zaman içinden geldiği gibi davranan birisi olduğun için bir anda doğrulup onun çillerinden öpmeye başlıyorsun. "Oh," onun ağzından bir kıkırtı çıkıyor. "Ne yapıyorsun, sevgilim?"
"Seni seviyorum."
Hinata Shoyo:
Dayına yardım etmek için bir elma çiftiğine gideceğini duyduğunda seninle gelmek istedi ve şu anda bir çok sıra halinde dikilmiş elma ağaçlarının arasında kovalamaca oynuyorsunuz.Tabii ki senden daha atletik bir yapıya sahip olduğu için bir kaç dakikada seni yakalayabildi. "Fazla yavaşsın, Y/N." Sana sıkıca sarılırken konuştu.
---
devamı gelecektir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"