-Sizi gizliden gizliye izlediğinde-
Gözlerinin, her saniye kağıdın başka bir köşesinde gezinmesini bile izleyen bu güzel kız, senin onu fark etmenden başka bir şey istemiyordu. Onu, sana bakarken yakalasan bile bunu sorun etmeyecek.
Sen, onun gözünde çok güzelsin. Bu yüzden iki saattir senin ders çalışmanı izliyor. Ara sıra dudakların, kupanın içindeki favori içeceğinle buluşuyor. (Saç rengin) rengindeki saçların, ördüğün saçlarına inat yüzünün bir bölümünü kapatıyordu.
O, senin dağınık halini bile severdi. Bunu yeteri kadar belli ettiğini düşünüyordu ama sen, bu güzelliği hâlâ fark etmiyordun. Sana bakarken gözlerinin dolduğunu hissettiğinde hızla sana bakmayı kesti.
Sen, ilk kez kafanı kaldırdın. Senin, hep onu fark etmeni istemişti ama gözleri dolduğunda onu fark etmen pek beklentileri arasında değildi.
Gözlerinin hafifçe kızardığını fark ettin ilk başta. Dokunsan ağlayacak kıvamda gibi duruyordu. İster istemez kendini kötü hissettin. Onun ne kadar güzel olduğunu fark ettin ve birinin onun kalbini kırdığını düşündün.
Eşyalarını hızla çantana doldurdun ve gördüğün kızın yanına gitmeye başladın. Kiyoko, senin ona yaklaştığını ilk başta anlamadı. Yanaklarından bir yaşın süzülmesine izin verdi.
"Hey, beraber dışarıya çıkmak ister misin? Derin bir nefes almaya ihtiyacın varmış gibi duruyor." Senin sesini duyduğunda ilk başta gözleri senin eskiden oturduğun masaya çevrildi. Sonra da sana bakmaya başladı.
Kalbinin atışları hızlanmıştı. Her zaman sakin olduğu için bu durumda ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bir yandan da mutluydu, sonunda sana kendisini tanıtmak için bir şans bulmuştu.
"Teşekkür ederim, bu çok iyi olur." Gülümsedin ve bu güzel kızın bileklerinden tutarak onu ayağa kaldırdın. Senin dokunuşlarınla ilk kez buluşan teni sanki yanmaya başlamıştı.
Bir anda gözlerindeki ağrıyı ve yanaklarındaki nemi unuttu. Yüzüne sadece buruk bir gülümseme oturttu. "Ben Y/N. Sen de Kiyoko olmalısın." Onun, menajer olduğunu biliyordun. Şimdiye kadar görmesen de sınıfındakiler onun hakkında bir kaç kere bahsetmişti.
Onun bu kadar güzel olduğunu tahmin edememiştin.
"Beni tanımana şaşırdım." Hayır, mutlu olmuştu. Senden bunu beklemediği de doğruydu ama sana teşekkür edemezdi. Bu, ona göre garip kaçardı. "Herhalde voleybol takımından biliyorsun."
"Her hafta kütüphaneye gelmen ilgimi çekti." Ufak bir kıkırtı çıkarttın ağzından. "Fazla istikrarlı olmalısın." Senin için oraya geldiğini söylemek istedi.
Yanılmış olmuyordun, senin ilgini çekmek için çok uğraştı. Hep seninle aynı ortamlarda bulunmaya çalıştı. Bazen, asla onun yapacağı bir şey olmasa da, antrenmanları ekti. Senin, onun için ne kadar anlamın olduğunu bilmeni istiyor sadece.
"Sen de her hafta gidiyorsun. Neredeyse her gün hatta?" Bir onaylama bekliyordu senden. Yavaşça başını salladın.
"Ailem," ona bunu anlatmanın ne kadar doğru olduğunu bilmiyordun ama şu son bir kaç dakikada ona fazla alışmıştın. "Her aile gibiler. Bazen mükemmeliyet beklerler."
"Oh," demek ki dıştan göründüğün kadar mutlu değilmişsin. Tamamen bunu düşündü. "Beraber çalışmaya ne dersin?"
"Bunu çok isterim." sesindeki hiçbir duguyu eş geçmeden mutlulukla seslendin. "Senin için ne zaman uygun?"
"Perşembeye ne dersin o zaman?"
"Bana her gün uyar."
---
merhaba!
şimdi bundan bir sonraki bölüm için aklımdaki kurgu hazır ama bir türlü kiminle alakalı yapacağımı bilemedim.
bana yardım eder misiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imagine haikyuu
Fanfiction"can't hold me down 'cause you know, I'm a fighter." "Find me and I'm gonna leave with you!"