Saat Kulesi

188K 7.5K 984
                                    

        Arkadaşlar bu bölüm ile ilgili sizden özür dilerim.  Hikayem başka bir yerde yazılıydı bende kopyala yapıştır yaptım ama arada bir kısmı atlamışım yanlışlıkla, altı sayfan yerine beş sayfa göründü, tekrardan özür dilerim.

İçimdeki merak şu anda resmen beni yiyip bitiriyordu,kalp atışlarımın Hakan'ın bile duyduğuna kesinlikle eminim,ne vardı o gecekonduda ya da kim vardı? Sanırım Hakan şu an meraktan aklımın çıktığını anlamıştı ki gelip kapıyı açtı ve yavaşça indirip beni arabadan gecekonduya doğru götürmeye başladı. Bir heyecan başımı nasıl bu kadar döndürebiliyordu,bilmiyorum. Biraz önceki gözyaşlarım yüzümde kurumuştu sanki,yüzümün şu anda kireçten daha beyaz olduğuna eminim.

"Hakan kim var orda,bak ben bir şoku daha kaldıramam."

"Bu kadar sabırsız olma gidiyoruz işte,ayrıca titremeyi kes, yoksa bayılıcaksın."

Hakan'ın tuttuğu ellerime baktığımda sahidende zangır zangır titriyordu.Yavaş yavaş gittik kapıya,yağmur başlamıştı,duyduğum anda güzelliğine bayıldığım bu koku bana hiçbir şey hissettirmiyordu şu anda,tek hissettiklerim birazdan başıma gelebilecek her şeydi.Hakan kapıyı ittiğinde yavaşça girdik içeriye,yerde oldukça yaşlı bir kadın oturmuştu,içeriye girmemizle yaşlılığından dolayı gidip gelen başını bize çevirdi ve elinde tuttuğu bastondan da güç alarak ayağa kalktı.

"Hakan!Oğlum geldin mi?"

Hakan ellerini ellerimden yavaşça ayırdı ve benim bir adım öne itti.

"İşte Seher Hanım,size torununuzu getirdim."

torununuz....Bu adam torununuz demişti...Duyduğum,hatırladığım,aklımda kalan tek kelim buydu,kendimi belkide saliseler çinde yerde buldum,ayaklarım altından kayan o yerde,bedenimde duyduğum en son şey ise yüzümü yere çarptığımda hissettiğim o acıydı. Sonrası yok,bedenim belkide şu anda beni uyandırmaya çalışan iki insanın elindedir ama ben yokum...

*************** Hakan'ın ağzından ****************

Dakikalardır Ahsen'in alnına dayadığım buz torbası artık benim bile elimi acıtmaya başlamıştı ama Ahsen hala uyanamamıştı,ona böyle pat diye söylemem yanlıştı,titreyen bedenini görünce sakinleştirmem gerekirdi...Dakikalardır elimde tuttuğum bu iğrenç tütün kolanyasını koklatıyorum ona,bu kokudan ben bayılıcam artık ama onun gözleri hala kapalı derken sonunda kıpırdamaya başladı.

"Ahsen iyi misin?"

"Hakan! O kadın!"

"Dur,yavaşça doğrul şöyle."

"Tamam,iyiyim ben,anlat artık kim o kadın?"

"Tamam,tamam anlatıcam ama artık sakin ol,kendini gevşek bırak,alnında ağrı falan var mı?"

"Alnım!Elindeki torbayı ne kadar bastırdıysan şu anda hissetmiyorum ben ama nolur anlat artık,biz neden buradayız?"

"Ahsen,annenin İzmirli olduğunu biliyor muydun?"

"Evet.evet tabi biliyordum."

"Bak benim amacım sadece senin evinden,okulundan geriye kalan o fotoğrafları bulmaktı bu yüzden gittim Ankara'ya ama sonra annenin İzmirli olduğunu öğrenmemle annen hakkında bilgiler geçti elime,onları takip ederek buldum anneanneni."

"Anneannem?"

"Evet,o senin anneannen!"

Verdiğim cevapla birlikte bir kez daha döküldü dudaklarından:"Anneannem!" ve yaşlı kadın elinde çorba kasesiyle girmişti içeri.Duyduğu tek bir sözcüğün yaşlı bedeninin içinde barındırdığı o gönlü nasıl mutlu ettiğini gözlerinden anlamak mümkündü,gözlerindeki o ışıktan.Ahsen yatırdığımız koltuktan destek alarak ayağa kalktı,hala başının döndüğü sürekli sendelemesinden anlaşılabiliyordu.Yaşlı kadında önce bastonunu dayadı duvar kenarına sonra elindeki çorbayı bıraktı.Aralarında kalan o kısa mesafe de Ahsen'in yaşlı kadına doğru gitmesiyle kapanmış ve her ikiside sanki birbirinden hiç ayrılmak istemezcesine sarılmıştı,birinin ağzından dökülen "Anneannem" kelimesi bir diğerinin ağzından dökülen "Kızım" kelimesine karışmıştı,ağızlarındn fırlayan hıckırıklar ise cabası...Gözlerim dolmuştu ama güçlü olmaya mecburdum.Yavaşça geçip oturdular koltuğun üzerine.Sonra Ahsen sanki bütün arzusu sönmüş gibi ayrdı yaşlı kadından kollarını.Biraz daha geri çekti kadından kendini ama eli hala elindeydi.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin