Kızımın üzerinde yazan yazıya şaşkınlıkla bakarken, beşiğin yanında gördüğüm koca kutu ile şaşkınlığım büyüdü. Kızımı beşiğine geri koydum ve eğilip kutunun kapağını açtım.
Kutuda çıkan gelinlikle birlikte adını koyamadığım duygular tüm benliğimi esir alırken gözlerim dolmaya başlamıştı. Aylar önce giydiğim gelinliğe kefen demiş ve onlarca parçaya ayırıp çöpe atmıştım. Gelinlik denilen o giysi tüm genç kızların hayali, masumiyetin ve saflığın sembolü olurken, benim içinse toprağa girmeden üzerime geçirdiğim kefenim olmuştu. Ve şimdi karşımda yeni bir gelinlik vardı.
Arkadan bir çift el belime dolandığında gözlerimi yumdum. Kapanan göz kapaklarımdan taşan damlalar, yanaklarımdan süzülürken, burnuma dolan koku ile heyecanım arttı.
"Benime evlenir misin sevgilim ? " diye sorduğunda o taptığım ses, hızla arkamı döndüm ve onun boynuna hiç bırakmak istemezmiş gibi sarıldım.
" Biz zaten evliyiz. " dediğimde kıkırdadı, beni kendinden ayırdı ve dudaklarıma bir öpücük bıraktı.
" Gerçek anlamda bir evlilikten bahsediyorum. " dediğinde, bende kıkırdadım ve" Şartımı kabul edersen, evet. " dedim.
Elini saçlarımın arasına daldırdı ve" Neymiş o şartın? " diye sordu ve dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktıktan sonra, gözlerini gözlerime sabitledi.
" Aradan onca zamanda da geçse, yaşlanıp buruş buruş, bunak bir yaşlı da olsam bana hep böyle bakacaksın. " dediğimde sesli bir biçimde güldü. Bu adamın gülüşü benim cennetimdi.
Beni tamamen kendine çekti ve elini enseme koyup beni kendine bastırıp, dudaklarımı iki dudağının arasında kenetledi. Dili ağzımın içinde hareket etmeye başladığında istemsiz bir mırıltı dudaklarımdan döküldü. Beni kucağına alıp duvara yaslarken bile dudaklarımı dudaklarımdan ayırmamıştı. Kendimi onda kaybetmiştim ve bulmak gibi bir niyetimde de yoktu.
Kaç dakika onda kaybolduğunu hesap edememiştim fakat bizi o mavi bulutların üzerinden indiren, kızımın ağlama sesi olmuştu. İçimdeyken tekmeleriyle babasını kıskandığının sinyallerini veren kızım, şimdi ise sesini kullanıyordu .
Beni yere indiren Hakan, arkasını döndü ve kızımıza yöneldi. Onu kucağına aldığında kırmızı tulumu yeniden görmemle yeniden sıcak bir gülümseme tüm yüzüme yayıldı ve "Sen bu durumda, kızımı kullanmış oldun." dedim. Bu tablo çok güzeldi. Hakan'ı kucağında miniğimiz ile birlikte görmek çok güzeldi. Bu tablo hiç gerçek olmayacak diye o kadar çok kormuşken, bu bir ödüldü.
Hakan Burcu'nun yanağına birkaç öpücük bıraktı ve o esnada da kızım susmuştu zaten. Diğer bebekler kesinlikle böyle değildi. Ağladıklarında süt isterlerdi, anne isterlerdi. Ama benim kızım babasının kucağı ile buluştuğunda genelde hemen kesiliyordu sesi. Bir avuç kadar olmasına rağmen şimdiden çok seviyordu babasını.
Ben kesinlikle kocasını kızından kıskanan bir anne olacaktım.
"Ama ben kızımla konuştum. Annemin seninle evlenmesini çok isterim baba, dedi. " dediğinde gülümsedim. Ben bu adama çok aşıktım.
" Seni seviyorum. " dedim tam gözlerinin içine bakarak.
Bir eliyle kızımızı tutarken, diğer eliyle yanağımı kavradı ve " Söz veriyorum. " dedi." İstersen kızımız büyüyüp, boyu bizim boyumuzu geçsin, istersen yüz yaşına gelmiş bunak ve huysuz bir yaşlı ol, şimdi nasıl kavruluyorsa gönlüm, o zaman da yine öyle olacak. Sen benim yangınımsın Ahsen ve sen istesen de istemesen de bu yangın hiç sönmeyecek." dediğinde, yanağımda gezinen elini tuttum ve avuç içine dudaklarımı bastırdım. Bu adam için ölebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...