Sevgili IlknurYerlikaya ÇAOM için bir video hazırlamış . Kendisine teşekkür ederim, eline sağlık . (: Medyaya ekliyorum. :)
Keyifli okumalar...
Ahsen, camın arkasında ki oğlunu seyrederken yüzünde buruk ve eksik bir tebessüm vardı. Onu içinden almalarının üzerinden günler geçmişti fakat o oğlunu bir kez bile kucağına alamamıştı. Günlerdir onu küvöz denen şeyin dışında seviyor, elini sürdüğü soğuk yüzeyin yerinde oğlunun narin bedeninin olduğunu, Aras'ı okşayıp sevdiğini hayal ediyordu.
"Artık şuradan çıkacak kadar iyi ol annecim." diye fısıldadı. Oğlunu yaşıyor görebildiği için bile hep şükrediyordu, isyan etme gibi bir hakkının ya da seçeneğinin olmadığının o da farkındaydı. Heyecanla oğlunu sarmaladığı günün gelmesinin hayalini kuruyordu fakat günler geçtikçe de içinde ki saf heyecan sönüyordu sanki. Artık sabrı tükenmişti. Ahsen Demir oğlunu yanında istiyordu.
Ahsen oğluna son kez baktı ve odadan çıktı. Zehra'nın haberi yoktu bu katta olduğundan. Çevresinde ki herkes Aras için en az Ahsen kadar üzülüyordu zaten ve bir de buna kendi hali de ek oluyordu. Asansöre bindi ve yeni doğum yapmış kadınların kaldığı kata çıktı. Aslında kendisi çoktan taburcu olmuştu fakat doğumundan beri bir kez olsun eve uğramamıştı. İsteği bu hastaneden oğluyla birlikte ayrılabilmekti ve sağ olsun ki Engin bu konuda da anlayış göstermiş ve Ahsen'in oğlu taburcu olana dek hastanesinde kalmasına izin vermişti.
Ahsen Demir asansörden çıktı ve adımlarını koridorun sonunda bulunan odasına doğru yönlendirdi. Genellikle hasta odalarının kapısı açıktı ve bedeklerin ağlama sesleri boş koridorda yankı yapıyordu her zaman . Yanından geçtiği odalardan birine istemeyerekte olsa başını çevirdi ve baktı. Çok genç bir adam kucağında mavi tulum giyinmiş, ağlayan bir bebeği sallıyordu. Çocuğun ağlaması çok şiddetli bir hal aldığında uyuyan karısına döndü ve elinin tersiyle onun yanağını okşadı. Ahsen onların odasına uzak olmasına rağmen görüntüyü net bir biçimde algılayabiliyordu. Eğer adam bir an kapıya bakarsa ve koridorun ortasında durup kendilerini gözetleyen kadını fark ederse işte o zaman Ahsen çok rezil olurdu. Ama her nedense resil olma riskini göze almıştı, üstelik bu riske katlanması için geçerli bir sebebi yokken .
Adam birkaç defa karısının yanaklarını okşadı ancak kadın uyanmadı. Bununla birlikte dudakları hareket etti, Ahsen duyamasa da karısını uyandırmak için bir şeyler söylüyor olmalıydı. Bunun üzerine kadın uyandı ve hemen doğruldu. Adam gülümseyerek bebeği kollarını açmış kadına uzattı. En fazla yirmi yaşında duran genç kadının bebeğini göğsüne bastırmasıyla, Ahsen'in kulaklarına ulaşan ince ağlama sesi kesildi. Gözleri hüzünle dolarken kendini toparladı ve odasına doğru ilerlemeye devam etti. O da artık bunu yaşamak istiyordu.
Odaya ulaştığında Zehra ablasını oturmuş onu beklerken buldu. Hakan'ın bu gün mecburen şirkete gitmesi gerekmişti, Burcu ise evde ki kızlardan birine emanet edilmişti. Küçük kızı hastanelerde yeterince harap olduğundan, Ahsen onun daha fazla hasteneye gelmesini istememişti.
"Ahsen, neredeydin?" diyen Zehra'ya doğru ilerledi ve ona kocaman sarıldı . Zehra ablası yanında olduğu için gerçekten çok şanslıydı.
"Bebeğime bakmaya gittim." dedi, sesinde küçük bir kız çocuğunun hayal kırıklığıyla dolu ses tınısı vardı. "Abla ben artık oğlumu yanımda istiyorum." dediğinde, ağlamaya da başlamıştı. Kaç yaşına gelirse gelsin o hep Hakan'ın sulu gözlü karısı olarak kalacaktı.
Zehra, onu kendisinden koparttı ve elinin tersiyle yüzünü kuruladı. Ahsen ne zaman hamile olsa veya doğum yapsa şu hormonları onu bambaşka, nazlı ve çok daha fazla sulu gözlü bir kadın yapıyordu. Burcu'dan sonra kendine yeni yeni gelmeye başlamışken, bu sefer Aras'a hamileliği başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...