Hakan, içinde papatyaların olduğu küçük vazoyu aldı ve hazırladığı tepsiye yerleştirdi. Tezgaha oturttuğu kızına baktı ve "İşte hazırladık." dedi.
Burcu "Biz hazırladık değil mi baba, ben de sana yardım ettim." dedi şirin bir sesle. Buna karşılık Hakan kızının burnuna ufak bir öpücük kondurdu ve "Evet kızım, prenses de babasına yardım etti." dedi. Burcu minik ellerini çırptı ve "Yaşasın, annem çok sevinecek." dedi çocuksu bir çoşkuyla.
Hakan eşsiz güzellikteki kızının yüzüne baktı ve ışıl ışıl parlayan gözlerinde kayboldu. Kızının gözleri ona cennetin yemyeşil bahçelerini çağrıştırıyordu.
"Şu işe bak kızım, dünyadaki insanların yalnızca yüzde ikisi yeşil göz rengine sahip. Ve bu düşük yüzdeliğin bir üyesi sensin, diğer üyesi de babaannendi." dediğinde, kızı anlamayan gözlerini babasının yüzünde dolaştırıyordu. İyiki "Çirkin bir bebek ol kızım. " demişim diye geçirdi içinden. Sanki kızı ona tepki olsun diye bu kadar eşsiz bir güzelliğe sahip olarak gelmişti dünyaya. Şu an kızı yalnızca onundu. Ona uzanan eli bile bin parçaya ayırır, herbir parçasını ayrı bir yere gömerdi. Ama bu güzellik bir gün büyüyecekti. " Ya onu birilerinden korumaya gücümün yetmeyeceği zamanlar gelirse?" diye geçirdi içinden ve daha sonra bu düşüncesine güldü. Henüz kızı çok küçüktü. Bu düşünceler ona karısını hatırlattı. Belki de Ahsen'in tavan yapan hormonları yanında kala kala ona da etki etmişti.
" Hadi bakalım prenses, bin babanın boynuna. " dedi ve kızını dikkatle aldı. "Sıkı tutun." dediğinde kızı bir anda boynunu iki koluyla sımsıkı sardı. Hakan, eline hazırladığı tepsiyi aldı ve mutfaktan çıkarak, yatak odasına doğru ilerledi.
Yatak odasına girdiklerinde, karısı Ahsen elindeki telefonla bir şeyler yapıyordu. Kocaman karnı, yatağın içinde ki dev bir nokta gibiydi.
Telefonu kenara bıraktı ve dikkatle doğruldu. "Dokuzuncu aşamaya geçtim hayatım." dedi memnuniyetsiz bir sesle. "Küçükken bile bu oyunlardan hiç haz etmezdim. Sayende iki çocuktan sonra çocukluğuma döndüm." demesine karşılık Hakan gülümsedi. Ahsen hayran bir biçimde kocasının kıvrılan dudaklarına baktı. Bu adamın gülüşünden sinirlenmesine kadar her hareketi ayrı bir çekiciliğe sahipti.
Ahsen, hamileliğinin yedinci ayına girmişti. Hamileliği ilkinden çok daha zor geçmiş, iki hafta önceyse ciddi bir düşük tehlikesi atlatmıştı. Bebeğini kaybetmenin eşiğine gelmişti genç anne. Ve o günden sonra zaten üzerine titreyen kocası artık onun yataktan çıkmasına bile izin vermez bir aşamaya gelmişti. Ahsen, iki haftadır yatağında aralıksız yatıyor ve aralarında neredeyse duygusal bir bağ oluşmaya başlayan yataktan yalnızca çarşaflar değiştirileceği zaman çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...