Final - Part 2

99.7K 3.6K 409
                                    

Bölüm @geceninenkoyusu_ adlı kullanıcıya ithafen yazılmıştır.

Etkinliği Zeynep Yar kazandı, tebrikler. :)

Hakan, ayağa kalkarken çok farklı duygular kalp ritmini değiştirmişti.

Hayatta, bazı duyguları sıradan kelimelerle açıklayamıyordun. Bunlardan bir tanesi kesinlikle babalık duygusuydu. Bir erkeğin aslında hayatının milatlarından biri baba olduğunu gerçek anlamda hissettiği o andı.

Kötü insanlar hiçbir zaman kazanamazlardı, asıl olan adalet yerini buluncaya dek kazandıklarını zannederlerdi yalnızca. O gün Hakan, zavallı bir kadına çarptıktan hemen sonra kaçabilirdi. Onu, o ıssız yolda çekebilecek bir kamera ya da görebilecek bir insan yoktu . Çarptığı ve kanlar içinde bıraktığı bir kadını arabasına alıp hastaneye götürmek yerine, onu orada, tam da istediği gibi ölüme terk edebilirdi. Vicdanından yoksun kalmış çoğu trafik magandasının yaptığı gibi... Ama o bunu yapmamıştı. Tam tersi o kadının hem hayatını kurtarmış, daha sonrasında ise ona yardım etmek için elinden geleni yapmıştı.

Ve o kadın ona bir aile bahşetmişti.

Eğer Hakan da, vicadanını yok etmiş biri olsaydı, kötü bir insan olsaydı şu an yalnız ve kimsesiz herhangi biri olacaktı. Ama genç adam iyilik ile dolu kalbinin, merhametinin karşılığını kat ve kat almıştı. Artık kimsesiz değildi, onu seven bir ailesi vardı. Artık herhangi biri değildi, dünyalar güzeli bir kadının aşkı, kocasıydı ve o artık iki çocuğunun babasıydı.

Genç adam arkasına dönüp baktığında kendisine doğru gelen Zehra 'yı ve kızını buldu. Kendisine doğru telaşla yaklaşan kadın "Siz giderken çıkan seslerden Burcu uyanmış, ağlayınca dayanamadım güvenlikten rica ettim, getirdi bizi." dediğinde  Burcu babasının yanına yaklaştı. Hakan kendisine doğru gelen ufaklığını hemen kucakladı. Kızı ne zaman ağlasa hemen burnu ve gözleri kıpkırmızı oluyordu. Allah'tan annesi gibi sulu göz değildi, yoksa hayatını palyaço gibi geçirmek zorunda kalacaktı.

"Baba annem çok ağladı." dedi küçük kız ve burnunu çekti. Odasından çıkmasına  Zehra ablası müsade etmemiş olsa da sesleri rahat bir biçimde işitmişti.

"Kardeşin geldi kızım." dedi Hakan. "Sanırım sana özenmiş, o da zamanının gelmesini sabredemedi." dediğinde, bir anda kucağında taşıdığı meleğinin gözleri parladı.

"Annemle kardeşimi görebilir miyim baba?" dediğinde, bir hemşirenin yardımıyla bebek odasının önüne geldiler. Hakan, oğlunu ilk gördüğü anda sanki ruhunda mutlulukla doldurulmuş balonlar uçmaya başladı. Oğlu da kızı kadar minicik gelmişti.

"Ama baba bu çok küçük." dedi Burcu çocuksu bir sesle. Gördüğü bebek kendi avuçlarını bile zor doldururdu. Oysa o erkek kardeşiyle ne hayaller kurmuştu. Aylardır anne ve babasının kendisine anlattıkları kardeş bu kadarcık mı diye düşündü.

"Sen de onun kadardın küçük hanım. Ama bak şimdi dilin bile upuzun." dedi.

Geçen saatlerin ardından karısı odaya alınmıştı ancak narkozun etkisiyle sabahın ilerleyen saatlerine kadar uyumuştu. Hakan, Zehra ve kızı için bir oda ayarlamış ve onları oraya yerleştirmişti. Zehra Hanım başta kabul etmeyip, Ahsen uyanıncaya kadar beklemek istese de, o da uykusuzdu ve Ahsen uyandığında ona bakabilmesi için dinlenmesi gerekiyordu.

Hakan, sürekli uyuyan karısını izlemiş, elini tutmuştu. Aklına karısına zulmeden adam bozmaları geldikçe, onları teker teker bulup, öldürme isteği uyanıyordu içinde. Bir adam çocuklarını, kendi parçasını  taşıyan, onları dünyaya getiren, kucağına almasını sağlayan eşine nasıl kıyıp el kaldırabilirdi ki? Seviyorum dediği kadının canını nasıl yakabilirdi, kadınlar bir erkeğin karşısında bedenen bu kadar zayıf ve kırılgan yaratılmışken üstelik. Kendi karısının saçının tek bir teline ufacık bir zarar gelse, kendi canı delik deşik olmuşcasına yanardı. Bazen bazı canilerin akıl yapılarını anlamak çok fazla zordu.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin