Kaza

282K 12.2K 1.5K
                                    

Bir insanın hayatı hep lanetler üzerine kurulu olur muydu? Benim ki kuruluydu! 


Hemen bir şey yapmam gerekiyordu. Elim ayağım birbirine girmişti, karşımda kanlar içinde yatan bir kadın vardı ve daha da kötüsü bu kadını bu hale getiren bendim. Ben bir kadına çarpmıştım, Allah'ım belkide öldürmüşümdür ! Ambulansı aramak için elimi cebime attım. Ama gelmeden önce telefonu parçalamıştım. Kendim, tek başıma hastaneye yetiştirmeye mecburdum. Kanlar içinde yattığı yere doğru eğildim ve zayıf bedenini yavaşça kucağıma alıp arabaya doğru yöneldim,arka kapyı açtım ve onu da yavaşça içine soktum, şu an ki tek hissettiğim korkuydu, bir kadının hayatını bitirebileceğim düşüncesi içinde kopan o korku.


Hayatı bitmiş bir adam olarak, başkasının da hayatını bitirmiş olamazdım!


Tuttuğum  direksiyonda, önüme çıkan upuzun yollarda, her yerde, her nokta da tarifi imkansız bir korku esir almıştı tüm bedenimi. 


Hissettiğim korku o kadar uçsuz bucaksızdı ki... Ben en son ne zaman bu kadar çok korkmuştum?


   Buraları çok iyi tanımıyorumdum o yüzden arabayla son sürat hastane arıyordum.Kafamı arkamda çaresiz bir şekilde yatan kıza çevirdim. Daha çok genç olduğu belliydi. Eğer benim yüzümden bu kızcağıza bir şey olursa kendimi asla affetmem. Eğer benim yüzümden onda en ufak bir zarar kalırsa kendimi ömrümce asla affetmem. Ona doğru döndüm ve defalarca kez tekrarladım" Sakın sana bir şey olmasın! Sakın sana bir şey olmasın! Dayan! Anladın mı beni? Dayanmak zorundasın! "


Gözlerimi kendime çevirdiğimde üzerimdeki kan lekeleri midemi bulandırdı, kan kokusu ruhumu kemiriyordu sanki. Oysa kan hayati sıvımız değil miydi? Ait olduğu bedenden çıkınca nasıl da insanın içini ürpertiyordu.


Kontrol altında tutamadığım bir öfke akımı yüzünden bu kız gelmişti bu hale! 


Ona bir şey olamazdı! 


Ailesi olmayan kimsesiz bir adam olarak, başka bir ailenin içine ateş düşüremezdim, bu kızı ne pahasına olursa olsun kurtarmalıydım.


Yaklaşık yirmi dakika sonra bir hastane farketmişti gözlerim. Sonunda bir hastane bulmuştuk. Hemen acil kapısından girdim. Acildekiler onu alıp sedyeyle yatırdılar.


"Hastaya ne oldu?"


"Ben arabayla gidiyordum birden karşıma gölge gibi bir şey çıktı. Hemen arabadan inip baktım ve yerde bu halde yatıyordu?"


Doktorlar ve hemşireler birbiriyle bakıştılar. Bu bakısmalar, hayra alemet değildi. Sonra bir hemşire bana dönüp:


"Tamam beyefendi! Siz simdi şöyle bekleyin biz hastaya müdahale de bulunalım."


İçeriye girdiler. O kıza bir şey olmasından o kadar çok korkuyorum ki... 


Kaybetme korkusu dermansız bir hastalıktır. Bu dermansız hastalığa defalarca kez tutulmuş ve her defasında bir şeyleri kaybetmeye mecbur kalmıştım. Şimdi, bu duygu yeniden, seneler sonra bir kez daha girmiş ve varlığıyla beni tüketmeye başlamıştı. 

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin