Bölümle gelemediğim için üzgünüm ama bölümden ya da pekçok şeyden önemli bir noktaya parmak basmak istiyorum.
Günümüzde pekçok kadınımız, pekçok genç kızımız tacize uğruyor ve yine pekçoğu ise tecavüze kurban gidiyor.
Geçmişten beri gelen ve yaşadığımız dünyaya hakim olan bir erkek üstünlüğünün söz konusu olduğunun eminim hepimiz farkındayızdır. Çoğu kez, çoğu yerde kadın erkek eşitliğinden bahsederiz ancak çoğu zaman bu yalnızca kelimelerin arasına sıkışıp kalmaktan öteye gidemez.
Kadınsan eğer zaten suçlu gelmişsin demekti dünyaya. Dünya ismi verilen bu bataklığa eğer kadın sıfatıyla geldiysen, bir sıfır başlamış oluyorsundur zaten yaşama. Aldatıldıysan sen suçlusun, kocandan dayak yiyorsan sen suçlusun, sokak ortasında, kendi çocuklarının gözleri önünde, kocan sıfatını almış o cani tarafından, delik deşik ediliyorsan sen suçlusun, tecavüze uğruyorsan, tacize uğruyorsa sen suçlusun, bir adam bedenini sömürme hakkını kendinde buluyorsa sen suçlusun, eğer çevrende, seni gözüyle beceren uçkur düşkünü erkekler varsa sen suçlusun.
Nedenlere, sebeplere ya da başka hiçbir şeye gerek yok, kadınsan eğer suçlusun demektir zaten.
Özgecan Aslan katliamının üzerinden tam bir yıl geçti. Hepimiz şunun farkındayızdır ki, Özgecan yalnızca bu durumun medyaya yansıyan yüzü. Bizim binlerce Özgecan'ımız var. Binlerce kızımız var toplum baskısı yüzünden, namus deyip diline kelepçe vuran ya da namus denilip diline kelepçe vurulan.
Namus. Erkek ve kız çocuğu arasında ayrımcılık yaparken namus var. Daha küçük bir çocuğa erkek üstünlüğünü benimsetirken namus var. "Erkektir, elinin kiridir." anlayışı ile, uçkur düşkünü şerefsizleri yetiştirirken namus var. Yanından geçen bir kızın ya da kadının bedenini, gözlerin ile sömürürken de namus var. Ama ne zamanki bir kadının bedeni katlediliyor, namus bir anda kaybolup, namusuzluk peyda oluyor, öyle değil mi?
Tecavüz gibi ağır bir olayda bile bizler erkeği haklı çıkartıp, kadını yerin dibine sokmayı başarıyoruz ne yazık ki. Suçlu olan kadın. Çünkü davetkar olan kadındı. Çünkü güzel olan kadındı. Çünkü açık giyinen kadındı. Çünkü hakkı olmadığı halde gece dışarıya çıkan kadın, öyle değil mi?
Kadınlarımız, tecavüze uğradıklarında bunu sanki kendilerinin işlemiş olduğu bir günahmış gibi görüp, diline sürgüyü çekerken, bunu yapan adam bozması ise, rahatlıkla anlatıp, kendini rahatlatabiliyor.
Her kadının ya da her genç kızın istediği saatte sokağa çıkma özgürlüğü var. Topluma zarar vermediği sürece, istediğini giyinme özgürlüğü var. Tecavüz gibi ağır bir suçun, erkeği haklı çıkartacak hiçbir tarafı yok, olamaz da.
Ama ne yazık ki bizim toplumumuz, hemcinsini ötekileştirmek için, onu etiketlemek için böyle bir faciayı bile kullanabiliyor. Ne yazık ki buna maruz kalmış kızlarımız, canlı cenazeye dönüp, yalnızca nefes alıp veren bir beden haline gelirken, birileri bundan zevk alıp, suçu o kadının üzerine yükleyebiliyor.
Eğer birileri, namus deyip, insanların giyimini dedikodu malzemesi haline getirene kadar oğullarına erkeklik ve adamlık arasında ki farkları anlatmayı becerebilseydi, belki biz şu an bu kadar kötü bir durumun içerisinde olmayacaktık. Sırf bakışlarıyla bile insanı taciz edebilen, beyni bel altına düşmüş, uçkur düşkünü adam bozmaları var.
Her tecavüzcünün, mutlaka bir taciz geçmişi vardır. Özgecan Aslan cinayetinde, katil bu yaptıklarının sinyalini face hesabında ki konuşmalarda çok önceden vermişti aslında. Bunlar dikkate alınabilseydi, belki Özgecan şu an hayatta olacaktı. Bu tür sapıkların, kadınlara yönelik yaptıkları tacizlerde, kadınlarımızın sessizliğinden güç aldıkları bir gerçek.
Tacizler, tecavüzlere dönüşüyor.
Sevgili burcudemet tarafından başlatılan, #taciziifşaediyoruz hashtag ini tüm sosyal paylaşım sitelerinde yayalım . Sizden, bunu rica ediyorum. En azından sosyal paylaşım sitelerini, attıkları rahatsı edici mesajlarla tacizcilerin elinden kurtarıp, sesimizi duyurmak amacıyla kullanalım.
Burcu BATUR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...