Seni Seviyorum

178K 7.8K 214
                                    

Oturduğum kolktuktan bir ileri gidiyor, bir geri geliyordum. Bedenim çok dinlenmişti, uzun zamandır evden dışarı adım atmamıştım çünkü ancak ruhum... Çok yorgundu, kambur sırtımda koca bir yük vardı sanki, ruhum yorulmuş, bitkin düşmüştü, boğazıma yapışmış ve var gücüyle sıkan, beni rahat bırakmayan bir el vardı, bu el beni yaşamdan bezdirmişti. Hayatım darmaduman etmişti ve etmeye devam ediyordu. İçimde bir sıkıntı, beni kendine hapsetmişti ve kalbime tüm gücüyle işkence ediyor, beni bir türlü rahat bırakmıyordu. Gözümden bir iki damla yaş süzüldü, göğüsüme doğru. Bu gözler kaç cansız bedeni görmüştü aynı anda. Aynı gece, aynı saatte tam üç cesedi görmüştü, annem, babam, kardeşim... Bir ailenin nasıl yok olduğunu, görmüştü en kanlı şekilde Hayat benden, tüm sevdiklerimi almış ve karşıma Hakan gibi muhteşem bir adam çıkartmıştı. Onu o hastane odasında ilk gördüğümde, benden çıkarı olduğu için yaklaştığını sanmış ve hayatımı değiştireceğini, baş aşağı edeceğini bile bilmeden kovmuştum onu. O hastane odasında ilk karşılaşmamızın üzerinden, sadece aylar geçmişti ama bu zaman şu an benim gözümde, bir asır gibi geliyordu. Önüne atladığım o arabanın, benim kafamdaki tek amacı hayatımı bitirmekti ama hayatımı kökünden değiştireceğini hiç bilememiştim. Ben arabanım önüne atlayacaktım, beni ezip geçecekti, sonra arkasından birkaç araba daha ve bitecekti her şey. Şu an bu durumda olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi, karnımda, dokuz ay boyunca, bir anlaşmanın somut halini taşıyacağımı hiç bilemezdim. Hele erkeklerden nefret ederken, aşk duygusunun, kalbime bir hançer gibi saplanacağını, en uç hücrelerime kadar esir alacağını, beni eritip bitireceğini hiç ama hiç bilememiştim. Ben kendimi, aşkın masum tarafına değil, en acımasız, en kanlı tarafına bırakmıştım, boğuluyordum bu yüzden. Aslı'yı, ona yaptığı iğrenç ihanete karşın kalbinden hâlâ çıkartamamış, her gece onun resmine bakıp, belki de benim döktüğüm göz yaşının yüz katını döken, bir adamın gözlerinde hapsolup kalmıştım. Gözleri, benim önce hayata bağlanma sebebim sonra içinde kıvrandığım kabrim olmuştu. İçinde bulunduğum araf, beni bir uçurumun kıyısında bırakmış, çarezizliği ise en büyük cezam yapmıştı. Çok yalnız, çok çaresizdim. Canım çok yanıyordu, nefes almak için bile mücadele veriyordu halsiz ruhum. Çalan telefon ile düşüncelerimi, en kuytu taraflara sıkıştırdım ve telefonu elime aldım.

"Efendim."

"..."

" Yeter artık! Kimsiniz? "

"..."

" Bana bir cevap ver, tehdit et ama artık bir cevap ver lanet adam! "

"..."

Elimdeki telefonu var gücümle duvara fırlattım, kalbim gibi paramparça olmuştu. Salonun bir o başına gidiyor, bir bu başına geliyorum. Korkuyordum, ölümüne korkuyordum ama kendim için değil, bu alçağın Hakan'a bir şey yapmasından çok ama çok korkuyordum. Son zamanlarda bu telefonlar çok artmıştı, o adam söylediği gibi beni rahat bırakmayacak, benim yüzümden uğradığı zararı fena halde kapatacaktı. Ve ben Hakan'a hâlâ tek kelime etmemiştim, bu telefonlar onun da hayatını tehlikeye sokmasına rağmen ben hâlâ aptal gibi ona, tek kelime etmemiştim, ne yapacağımı, bu çaresizlikten, karanlık gecelerden aydınlığa nasıl çıkacağımı bilmiyorum. Karşımda ki masanın üzerinde duran vazoyu elime aldım ve tam karşımdaki aynaya fırlatacakken hissettiğim şey ile duraksadım birden. Karnımda hissettiğim o sıcak hareket benim durmama neden olmuştu, büyümüştü, hareket etmeye başlamıştı. Kendini bana hissettirmek için her şeyi yapıyordu, oysa onun varlığını bile unutmam gerekecekti bir gün. Elimi umutsuzlukla karnıma götürdüm ve bir süre hareketsiz kaldım, gözümden akan damlalar yüzümü esir almıştı. Dakikalarca ayakta, hareketsiz ve sabit bir şekilde öylece kalakalmıştım. Kulaklarımı dolduran, o miyav sesi, beni gömüldüğüm kara sessizlikten kurtarmıştı. Bembeyaz kedime döndüm ve onu kucağım aldım, tekrardan koltuğuma geçip oturdum, elimi onun tüylerinin arasına daldırdım, bu kedi beni yargılamayan, yargılamadan dinleyen, bu hayatta ki tek dostumdu, bana ait olan tek şeydi bu hayatta. İyi ki o gün, o cama sıkışmıştı.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin