Arkadaşlar, bu bölümle ilgili sizden bol bol satır içi yorum istiyorum. :)
O kadın, aylar sonra yeniden çıkmıştı karşıma. Utanmadan, gram utanç duymadan gözlerime bakıyordu.
Ben bu kadını bir zamanlar sevmiştim. Bu gerçekti ve bu gerçek hayatımda ki en mide bulandırıcı gerçeklerden biriydi.
"Hakan. " dediğinde, ismimi onun ağzından duymak midemin daha çok bulanmasına neden oldu.
Onu öfkeli miydim? Kızgın? Sinirli? Aslında her nedense şu an bunlardan hiçbirini taşımıyordum içimde. Oysa ona karşı hala bir kin taşıyor olmam gerekmez miydi? Kardeşim dediğim adam ile, gözümün içine baka baka ihanet etmişti bana. Aylar önce, ona karşı içimde her ne varsa iyiye dair, herbiri yerini sınırsız bir öfkeye, kızgınlığa bırakmıştı. İçimde oluşan kin ve nefret bazen bana bile fazla gelecek kadar büyüktü. Ama şimdi, o günlerden eser bile yoktu. Tam tersi, sanki bu şeytana karşı bir minnet duyuyordum. Ahsen onun sayesinde girmişti benim hayatıma. Teşekkür bile etmem gerekmez miydi?
"Hakan. " dediğinde bir kez daha, girdiğim şok etkisinden kurtuldum." Döndüm. " dedi ve bana bile yabancı gelen bir şekilde ağlamaya başladı." Hapishaneden bu sabah çıktım ve özgürlüğüme kavuştuğum gibi sana geldim. "
Hapisten çıkmıştı. Peki hapisten çıktığı gibi bana gelmesinde ki neden neydi? Telefonun sesi, bir kez daha kulaklarıma ulaştığında" Ne istiyorsun? " diye sordum, duygusuz bir sesle.
" Seni çok özledim. " dediğinde, gözünden bir damla daha düştü. Neden ağlıyordu? Şeytanın oyunlarından biri de ağlamak mıydı?
" Senin saçmalıklarını dinlemeye vaktim yok. " dedim ve arabama yürüdüm. Susmuş telefonumu çıkartmak için elimi cebime attığım o saniyelerde , kendini ayaklarımın önüne attı." Beni unutmadığını biliyorum. Hangi erkek ilk aşık olduğu kadını unutur ki?" dediğinde, ayaklarımı ondan kurtarmak için hamle yaptım. Bu yüzsüzlük, bence hiçbir kadının taşıyabileceği türden değildi. "Hata yaptım. Suçlu olduğumu biliyorum. Ama hiçkimse yaptığı hatanın bedelini ömrü boyunca ödemek zorunda kalmamalı. Hakan. Suçlu olduğumu biliyorum, yalvarırım affet beni." dediğinde, ayaklarımın önüne doğru eğildim ve sarı saçlarının arasına parmaklarımı daldırıp, hafifçe çektim. Nasıl aşşağılık bir kadın olursa olsun, benden bedenen güçsüz birine el kaldıracak, şiddet uygulayacak kadar aciz değildim. Bunu bir kez yapmıştım ve düşününce ona bile pişmandım şimdi. Bu kadın değmezdi.
"Teşekkür ederim. " dediğimde, mavi gözlerinde ki ifadenin bir anda değiştiğini gördüm." Karımı ve kızımı bana verdiğin için teşekkür ederim. " dediğinde, kolumu tuttu ve iğrenç bir şekilde dudaklarını koluma bastırdı." Senin tenine dokunmayı o kadar çok özlemişim ki... " dediğinde, onu savurdum. Yere düşen kadına umursamadan arabama yönelirken, bir çift el, arkadan bacaklarımı tuttu. Göğe bakıp, sabır diledim. Sanki bir çıkmazın içinde değilmişim gibi, bir de bu kadın bela olarak dolanmıştı ayaklarıma.
"Hani neredeler?" diye bağırdı. " Madem onlar benim sayemde girdi hayatına, şimdi neredeler?" dediğinde, nerede olabileceklerinin aklıma gelmesi ile gözlerimi sıkıca yumdum. "Sen o kız çocuğunun hayalini benimle kurdun. Sen mutluluğun hayalini benimle kurdun. Şimdi bana mutlu olduğunu söyleme Hakan!" Arkamı dönüp, hızla ona doğru gittim ve istemsizce elimi boğazına dolayıp, onu duvara yapıştırdım. "Seni öldürürüm!" diye bağırdım. "Yemin ederim, seni öldürürüm!" dedim.
"O kadını sevmiyorsun. Beni bir zamanlar deli gibi sevmiştin ve beni hâlâ seviyorsun. " dediğinde, elim biraz daha sıkılaştı. İrademi kaybetmiş gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...