ÇAOM - ALINTI

80.9K 2.2K 76
                                    

Arkadaşlar, yeni bölümün geç  gelişiyle ilgili sürekli sitem edenlerimiz lütfen ÜZGÜNÜM isimli bölümü okuyun, o sıradan bir bildirim değil. Lütfen...

Her güne şehitlerimizin haberi ile uyandığımız ve aydınlığa henüz tam anlamıyla kavuşamamış olduğumuz şu günlerimizde, her sevincimiz yarım, her mutluluğumuz buruk ama ben yine de geçmiş kurban bayramınızı kutluyorum ve yeni eğitim yılının hayırlı geçmesini diliyorum.

Sabırla bekleyen herkese çok teşekkür ediyorum...

Bir insan için huzur bulduğu , kendini ait hissettiği yer onun vatanıdır. İlla orada doğmasına, ya da illa orada büyümesine gerek yoktur aslında. İçindeyken mutlu olduğu , huzuru hissedebildiği yerdir ait olduğun yer.

Dalga sesleri kulaklarıma ulaşırken, kendimi gecenin huzur veren tarafına emanet etmiştim. Ayaklarımın ucunda duran su kütlesi, dalgalar ile birlikte  hareketleniyor ve yukarılara çıkıp, dizlerime kadar ıslatıyordu beni. Açık saçlarımın arasına kum tanecikleri karışmıştı fakat bundan rahatsızlık duymuyordum. Hakan'ın kolarının arasındaydım. Benim huzuru keşfetmeyi başardığım en güzel yerdi orası. Daha önce hiç bilmediğim ama insanı büyüleyen tarafına kapıldığım topraklardı. Öyleyse benim vatanım orasıydı. Ben onun kollarına aittim.

"Biliyor musun Hakan, papatyalar koparıldıktan sonra kokmaya başlarmış. Ölüm bir canlıya hiç yakışabilir mi bu kadar. " dedim. Bunu neden söylediğimi ya da bu bilgiden neden bahsetme ihtiyacı duyduğumu bilmiyordum. Huzurun altında ezilen ve genzimde tuhaf bir his oluşturan bir başka şey daha vardı ki, bu gün anne ve  babamın evlilik yıl dönümleriydi. Onları kaybettiğimden beri bu ikinci oluyordu ancak kendimi nedense tuhaf hiseddiyordum.

Üçünü birden kaybetmemle hayatım bir anda cehenneme dönmüştü. Oysa ben bir zamanlar, kendimi cennetteymiş gibi hissettiğim sıcak bir aile ortamının içerisindeydim. Bir facia meydana gelmişti ve cennettin sonsuz nimetlerinin arasına, cehennemden güçlü bir kıvılcım sıçramış ve ilk kıvılcım beraberinde her şeyi yok etmeye başlamıştı. O ilk darbeden sonra hayatım, yüksek bir yokuştan aşağı doğru hızla sürüklenmeye başlamış ve tam zemine tam anlamıyla çakılıp, belki de onlarca parçaya ayrılacağım o anda, Hakan tutmuştu elimden. Ailem artık yoktu ve ben onlar olmamasına rağmen kocamın yanında çok mutluydum. Bazen diyordum ki, yanlış mı yapıyorum? Hayatım için koskoca mutsuzluk senaryoları yazılmışken, Hakan çıkmış ve kabuk bağlayacağına asla inanmadığım yaralarıma merhem olmuştu. Ama sonra diyordum ki, onlar benim hep mutlu olmamı istemişlerdi. Bunun için fazlasıyla çaba göstermişlerdi. Eğer gerçekten görüyorlarsa beni, mutlu olmamı istiyorlardır. Babam prensesinin mutsuzluğuna asla dayanamaz çünkü.

"Bu nereden çıktı şimdi? " diye soran yüze baktığımda, aydan tenine değen ışık, onu bir ayrı güzel kılıyordu sanki. Bir an babamın hayatta olduğunu hayal ettim. Kısa sürdü ama yine de zihnimde gerçek anlamda canlandı. Babamın ve Hakan'ın arasındaki ilişkinin nasıl olabileceğini kurguladım.

Babam beni kimseye vermeyeceğini söylerdi hep ama eminim azıcık tanısa Hakan'ı, beni ondan başka kimseye asla vermeyeceğini söylerdi.

"Bir yerden çıkmadı. Sadece aklıma geldi ve söyledim. " dedim. Elimi, onun göğsünden yüzüne tırmandırdım ve onun yüzünde dolaştırmaya başladım. Onu tanıyıpta, ona hayran kalmayacak bir kadın asla yoktu.

Parmaklarım her bir santimi dolaşırken, sanki daha önce hafızama hiç kazımamış gibi yeniden ve yeniden ezberliyordum tüm tenini. Parmaklarım her bir ayrıntısında sabırla dolanıyordu. En son dudaklarında durdum. O dudakların bana ait olduğu düşüncesi ile, içimde bir yerlere sıkışıp kalmış alçak egom az da olsa şahlandı. Bu dudaklardan başka bir kadının adının dökülmesi, başka bir tene değmesi benim için ölümdü.

Uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. "Sen bana aitsin."  diye fısıldadım yüzüne doğru. Bu melankolik havama anne ve babamın evlilik yıl dönümü olmasından başka bir bahane bulamıyordum fakat daha farklı bir şeyler vardı. Somut bir şeyi ileri süremiyordum ama emin olarak var diyebilirdim.

"Papatya hiç sevmem Ahsen. " dedi." Ve farkındaysan sana bu güne kadar verdiğim tek çiçek güldü. Sebebini bilmiyorum ama gülü sana çok yakıştırıyorum. Belki de seni tanıdığımda bana hiç gülmediğin ama nasıl güldüğünü keşfettiğimde  mest olduğum içindir ya da belki de yüzüne çok yakıştırdığım içindir . " dediğinde tebessüm ettim. Gözlerime tırmanmayı başarıp başarmadığından emin değildim ama dudaklarım gerildi.

" Ve bir güle asla ölmek yakışmaz. Solmak yakışmaz. " dedi ve beni biraz daha sıkı sarmaladı." Bunu hiç unutma, olur mu? "

Alıntı ithafı DS_Nur a gelsin. Umarım yaşıyorsundur canım. <3

Profilimde de sormuştum ama bir kezde buradan sorayım. Üç hikayemden birinin bir karakteri olma şansınız olsaydı, hangi karakter olmak isterdiniz? Düşüncelerinizi çok merak ediyorum.

Geçen bölümün vote sayısının neredeyse yarıya düşmesine çok üzüldüm. Şu alttaki butona tıklayıp ⭐ doldurmayı unutmayın lütfen, olur mu? :) Bu benim için çok önemli. Kitap için çok önemli.

Ve....  ÇAOM'UN ikinci kitabı olan Aşk Affeder mi 'ye uzun bir alıntı yayımladım. Minik bir duyuru ile birlikte, aşağıdaki satırların öncesi ve sonrası, şu an Aşk Affeder mi'  de...

♠♠♠♠♠

Elini yavaşça onun yanağına koydu.

Bu onun tenine yıllar sonra ilk değişi, ilk dokunuşuydu. Teni alev aldı ve bir kıvılcım ruhuna sıçrayıp, tüm bedenini ateşe verdi sanki.

"Bir şey yok Burcu. Sakin ol. " dedi rahatlatırcasına. Burcu bakışlarını, Mert'in yüzüne tırmandırdı. Bir değil binlerce şey vardı. Kendini çıkmaz bir girdapta gibi hissediyordu.

Burcu, bakışlarını tekrardan onun  edenine kaydıracağı esnada, bakışları tek bir yerde takılıp kaldı.

Mert'in sol göğsünün tam üzerine, kendi yüzünün porterisinin kazınmış olduğu o alana...

Sesli bir biçimde nefesini dışarıya verdi. Bunu daha önce hiç görmemişti, ayrıldıktan sonra yaptırmış olmalıydı. Kalbinin tam üzerinde, kendi portresi tüm ihtişamıyla çizilmişti. Mert onu unutmaya bile kıyayamamıştı. Onu hep kalbinin üzerinde saklamıştı.

Babasının kalbinin üzerinde adı, sevdiği adamın kalbinde yüzü...

Mert ise, Burcu'nun neyde takıldığını görmesi ile gözlerini yumdu ve birkaç saniye sonra açtı.

Ayrılmak vaz geçmeyi gerektirmezdi.

♠♠♠♠♠

Beklerim...

Hoşçakalın.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin