Korku

70.9K 3.5K 444
                                    

Bölümün geç gelişiyle ilgili sürekli sitem edenlerimiz lütfen ÜZGÜNÜM isimli bölümü okuyun. O sıradan bir bildirim değil. Lütfen az da olsa anlayış ve sabır ...

"Eşiniz az önce ağır bir kazada yaralandı. Hemen gelmeniz gerek."

Bir an karşımdaki kadının ne dediğini idrak edemedim. Beynime ulaşan yalnızca o üç beş kelimeyi, iradem anlamayı inatla reddediyordu. Ahsen'in ağır yaralandığını söylemişti. Bir anda sanki dünyam karardı. Mideme ağır bir kramp saplandı. Boğazama düğümlenen nefesim, sanki soluğumun kesilmesini ve benim ölmemi istiyordu.

Ahsen'in ölüyor olduğunu söylemişti. Daha sabah birlikte kahvaltı yaptığımız, beni öpüp yolcu eden kadının yaralı olduğunu söylemişti.

Mideme ağır bir kramp daha saplandı ve bir ağrı tüm bedenimi inletti. Bu olamazdı. Biz daha yeni toparlanmışken bu olmamalıydı .

"Hangi hastane ? " diye sordum ancak çıkan sesim bana bile yabancı gelmişti. Ben bile kendi sesimi tanıyamamıştım.

Telefonu kapattım ve ceketimin cebine attıktan sonra hızla odamdan çıktım. Bana bir şeyler söylemeye çalışan sekreterimin sesi yalnızca bir vızırtıdan ibaretti. Kelimelerini anlayamıyordum. Ne söylemeye çalıştığını merak etmiyordum. Dünyam öyle bir zifiri karanlığa bulanmıştı ki, ben koşarak ilerlediğim yolu bir zar zor ayırt ediyordum.

Binadan dışarı çıktığımda arabamın nerede olduğunu hiçbir şekilde hatırlayamadım . Sanki nasıl araba kullanılır, bunu bile unutmuştum. Yola doğru çıktım ve geçen sarı taksilerden birine el kaldırıp durmasını sağladım. Cebimde para olduğunu umuyordum.

Hastanenin adını söylememe ile birlikte araba hareket etmeye başladı. O hastaneye yetişene kadar kalp krizi geçirmemeyi umuyordum. Ahsen'i görene kadar ayık kalabilmeyi umuyordum. Kalbime acı bir sancı saplanmıştı çünkü. Sanki bir bıçak tüm göğsümü parçalayıp, kalbime ulaşmış ve un ufak parçalara kadar kesiyordu kalbimi.

Ahsen'e bir şey olursa ölürdüm.

Gözlerimi kapattım ve Allah 'a yalvarmaya başladım. O sabah iyiydi. O sabah gülüyordu. Aşk dolu bakışlarla bana bakıyordu. Biz birlikte uyanmıştık. Biz birlikte kızımızı giydirmiştik. Şimdi nasıl olurdu da nasıl olduğunu bile bilmediğim bir halde hastanede yatıyor olurdu?

Hastaneye ulaştığımızda cebimden çıkarttığım ve ne kadar olduğunu bile bilmediğim miktardaki bir parayı şoföre uzattım ve hızla indim arabadan. Sanırım kapıyı kapatmayı dahi unutmuştum.

Koşarak hastaneden içeri girdiğimde girişteki hemşirenin yanına gittim hemen. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Duyacak ve göreceklerimden ölesiye korkuyordum. Atan kalbim yüksek bir basınçla tüm bedenimin kaskatı olmasına neden oluyordu.

Buz kesmiş elim ayağım korkudan titriyordu.

"Karım... " dedim ve kuruyan dudaklarımı hızlı bir biçimde  ıslattım. Konuşmak dahi imkansız görünüyordu ." Az önce arayıp ağır yaralandığını söylediler. Bu hastaneye getireceklerdi. " dedim. Söylediğim kelimeler sanki benim değil bir başkasının ağzından dökülüyordu. Sanki konuşan ben değildim. Korkudan irileşen gözlerim kadını bile korkutmuştu.

" Evet, az önce getirdiler. İki sokak üstte, ana yolda feci bir kaza yaşanmış. Şu an yoğun bakımda. Doktorlarımız ameliyat için hazırlanıyorlar. Birazdan ameliyata alacağız. " dediğinde, beynimde bir şimşek çaktı. Çakan şimşekten kopan kıvulcımlar, algımı köreltti. Düşmemek için bir yere tutunmam gerekiyordu.

" Durumu peki? " diye sordum.

" Bunu doktorlarımızdan öğrenmeniz daha doğru olur. Ancak çok ağır yaralanmış. Ameliyata girmeden önce, görmenize izin verebilirler belki. Üst kata çıkın. " dediğinde bir süre katta bomboş dolandım. Bir türlü göremiyordum ne merdiveni de de asansörü. Yaklaşık yarım dakikalık bir dolanışın ardından gördüğüm beyaz merdivenlerden yukarıya tırmandım. Onu görmek, onu iyi bir şekilde görmek istiyordum. Ama anlayabildiğim kadarıyla onu iyi değil, çok kötü görecektim. Bu düşünce ile elim ayağım daha çok buz kesti. Korkuyordum.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin