Sabah uyandığımda kendimi iri bir bedenin üzerinde buldum. O kadar çok terlemiştim ki, saç tellerim alnıma ve Hakan'ın kusursuz göğsüne yapışmıştı. Kafamı biraz kaldırdım ve Hakan'ın kusursuz yüzünü incelemeye başladım. Hâlâ uyuyordu. O kadar kusursuz bir yüzü vardı ki, ressamların eserlerine ilham kaynağı olabilirdi. Bir adam ancak bu kadar mükemmel olabilirdi.
Ellerim ile yataktan destek aldım ve Hakan'ın yüzüne ulaşıp dudaklarının üzerine dudaklarımı bastırdım. Bu anı dondurmak ve onunla yıllar boyu bu halde kalmak isterdim. Artık geçmişten arınmak ve yalnızca gelecek için, gelecekte mutlu olmak için yaşamak istiyordum. Geçmiş, pençelerini üzerimden, geçmiş pençelerini bizim üzerimizden tamamen çeksin ve bizi artık rahat bıraksın istiyordum.
Kaç dakika onun kusursuz yüzünü izledim, bilmiyordum. Ama karnımda hissettiğim bir tekme ile kendime geldim. Elimi karnıma koyduğumda küçük kızımın da uyandığını anladım. "Seni seviyorum bebeğim." diye fısıldadım. Kafamı kaldırıp Hakan'ın yüzüne baktım ve '' Sizi çok seviyorum. " dedim. O anda huzurum diye nitelendireceğim kara gözler, göz kapaklarının ardından göründü. Güneşim doğmuştu." Biz de seni çok seviyoruz. " dedi ve beni kendine çekti. Kollarımı onun çıplak bedenine dolarken, kafam boynuna gömülmüştü. Huzurum kokusunu ciğerlerime doluyordu. Ben bu adamın sesini, ben bu adamın kokusunu, ben bu adamın bedeninin herbir zerresini, nemli dudaklarından gelen tadı... Her şeyini ezberlemiş , ölsem de unutmamak üzere zihnime kazımıştım.
"İyi misin? " diye sorduğunda gözlerim dolu dolu oldu." Konuşma lütfen. " dedim. Bir eli boynuma dolanmışken, diğer eli ise karnımın üzerindeydi.
" Geçmişi unutmak istiyorum. " dedim. Her ne kadar artık mutlu olacağız desekte hatta mutlu olmaya yemin etsekte, geçmiş diye bir şey vardı ve ne yazık ki geçmişten tamamen kopabilmek için zihnimizden bunu sildirmemiz gerekiyordu ve bu da mümkün olan bir şey değildi.
" O adamı, o kabusta gördüğümde o kadar gerçek gibiydi ki... " dedim. O adamın evime gelmesi, bana attığı tokatlar, hırpalayışları, Açelya'dan akıttığı kan, o evde yaşadıklarım, aşağılanıp, şiddet görüp aç bırakılarak geçirdiğim o kadar gün. Yok saymam, olmamış farz etmem ne kadar mümkümdü ki?
Karnımda bir tekme daha hissettiğimde, Hakan 'ın karnımda ki elini bana daha çok bastırdı ve "Şş, kızımızı üzüyorsun." dedi.
Yataktan çıktığımızda, beni banyoya götürdü. Beni o banyo yaptıracaktı. Hakan daha önce beni hiç çıplak görmemişti. Ama ondan korkmuyor ya da çekinmiyordum. Ben ona kendimden bile daha fazla güveniyordum.
Hep çok utangaç ve çekingen bir karakterim olmuştu ve hatta belli bir yaşa kadar, öpüşme sahneleri çıktığında gözlerini yuman kız çocuğuydum ben. Bazen arkadaşlarım "Annen ve baban seni öpüşerek yapmadı herhalde." diye dalga geçerlerdi. Tuhaftı ki, karnımda Hakan'dan bir kız çocuğu vardı ama o olduğunda biz Hakan ile bırak öpüşmeyi, belki el ele bile tutuşmamıştık. Hikayeler konu olacak bir yaşantımız, bir öykümüz vardı gerçekten.
Hakan üzerimde kendi kazağını ve altımda ki pantolonu çıkardığında karşısında tamamen iç çamaşırlarım ile kalmıştım. Bebenim kendine değen bu gözlere yabancı olsa da kalbim benimseyeli çok olmuştu. Şimdi düşününce, keşke Hakan ile normal bir şekilde tanışmış olsaydık. Keşke sıradan bir hikayemiz olsaydı ama normal olsaydık. Kızım tüp bebek değilde, keşke Hakan'ın olduğum için olmuş olan bir bebeğim olsaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğumun Annesi Olur musun?
RomanceRomantizm #1 Hiçbir hasta inancını kaybetmiş bir insan kadar umutsuz vaka değildir. Umudumu ve sahip olduğum tüm inancımı kaybetmiş ve son olarak da kendimi de kaybetmemle bitiş noktasına ulaşmıştım. Her şeyin bittiğine, hayatın acımasızlığına kar...