Bıçak

144K 7.1K 706
                                    

Lütfen okuyun :

1) Evet bölüm geç geldi, biliyorum ama tamamen kendi göz problemlerinden dolayı, bunun için sizden özür diliyorum.

2) Biliyorsunuz Üç Saniye isimli bir başka hikaye daha yazıyorum, sizden onu da bakmanızı rica ediyorum, gelmeniz beni çok mutlu eder.

3) Bu aralar kapak ile ilgili sıkıntı yaşıyorum, kapak yapamıyorum. Eğer video ve kapak yapanınız varsa lütfen bir şeyler yapıp bana göndersin. Cidden, çok mutlu olurum.

4) Sayımız artmış, ÇAOM ailemiz büyümüş, bunlar wattpad için küçük ama ailemiz için şimdilik güzel rakamlar. Ama lütfen yorum yapmadan geçmeyelim, kötü bulduğunuz, beğenmediğiniz noktalar hakkında ki yapıcı eleştirelere her zaman açığım.

Sizleri seviyorum, iyi akşamlar. :)

Sorumu sorarken dudaklarından dökülen her sözcük Hakan'ın yüzünde anlamı belirleyemediğim ifadelerin peyda olması neden olmuştu ama bu soruyu ben durduk yere çıkarmamıştım ki, ikimizi nasıl idare edeceğini soran oydu.

Bir bana çok yakındı, bir aramıza mesafe koyuyordu, bu belirsizlik gerçekten beni mahvediyordu son zamanlarda.

" Kızım... "dedi ve elini karnıma götürdü artık dokunuşları eskisi gibi yabancı değildi.

İlk baştaki anlaşmamız böyleydi, ben onun çocuğunun taşıyıcısı annesi olacaktım sadece, o bebek benim genlerimi taşıdığı halde, benden beslendiği, benimle hayat bulduğu halde bu oyunda ki yerim taşıyıcı anneden mi ibaretti? Karnımda günden güne büyüttüğüm miniği emziremeyecek, korumam gerektiği halde koruyamayacak, onu büyütemeyecek miydim?

Mesela hiçbir zaman, koruma iç güdüsü nedir bilmeyecek, gelen arabayı gördüğümde, hemen yanında ki ufaklığı sokağın araba geçmeyen tarafına çekiştiren o kadınlardan olamayacak mıydım?

Diyelim ki anlaşmanın gerçekleşti ve ben de buralarda tamamen gittim, sözde hayallerime kavuşmak için. Peki gittiğimde olanları hiç olmamış var sayacak hayatıma kaldığım yerden devam edebilecek miydim?

Peki benim bir hayatım gerçekten olacak mıydı?

Peki Hakan? Ben gittikten sonra evlenir miydi başka bir kadınla, bana davrandığı gibi iyi davranıp onun da iyileştirir miydi yaralarını? Eksiklerini tamamlayıp, güven duygusu ile sarar mıydı dört bir yanını, beni tuttuğu gibi onu da tutarmıydı el üstünde? Bana yaptığı gibi nefesini kesene kadar öper miydi onu?

Benim miniğime ona ' anne' dedirtir miydi?

Ruhum ezildi...

" Ve sen... " deyip diğer elini saçlarıma daldırdı, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki yerinden fırlayacak ve ait olduğu adamın kollarında can verecek gibi...

Ama olmadı, beklediğim cevabı almama gürültü ile açılan asansör kapısı izin vermedi. Karşımda duran kırklı yaşlarda ki adam, önünde kucak kucağa oturan çifte ayıplarcasına bakıyordu.

" O işi yapacak, başka yer bulamadınız mı? "

Hakan öncede beni kaldırdı kucağında ve sonra kendisi kalktı hızlıca. Fazlasıyla sinirliydi, fazlasıyla öfkeliydi.

" Canımız burada yapmak istedi, var mı? " dediğinde ima ettikleri şey ile kıpkırmızı kesildim.

" Hastanenin sorumlusu benim ve sorumlu olduğum bir yerde asansörün kapısını kilitleyip içinde... " diyeceği sırada Hakan adamın üzerine birkaç adım attı ve yakasından tutup duvara sertçe fırlattı. Asansör açan iki görevli şaşkınlık ile açılmış ağızları eşliğinde biz odaklanmışlardı.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin